28 Aralık 2007 Cuma

Atkı ve berelerin şıklığı...

Anneannem örgü ördüğü zaman kendimden geçerdim onu seyrederken.Sımsıcak gelirdi görüntüsü.Öyküler anlatırdı bize.Sanki her ördüğü örgünün öyküsü var gibi gelirdi bana.Belki bu yüzden çok severim örgü örmeyi.30 yıl önce ördüğüm kazağı önce ben kullandım,sonra kızkardeşim,daha sonra da kızım giydi.Saklıyorum,eminim kız torunum olursa o da giyecektir.7 renkle ördüğüm desenli bir kazak.Daha sonra resmini çekip yayınlayacağım.


Dışarı çıkarken şık olmak isteriz.Kış günlerinde sıcacık tutan şık atkı ve bereleri görünce dayanamadım.
Her evde artan yünler vardır.Değerlendirmek için fırsat....


Böylesi görülmedi........












Bir sanat!




İnanamadım gördüğümde.




Gözlerimiz,tuvalde,camda,duvarda,masada bardakta v.s resimlere alışkın...Ama onları çizen ellere yapılan hayvan figürlerine ilk defa rastlıyorum...




Sanat sonsuz...




Bugünlerde peşpeşe gelen toplumsal felaketlerle morallerimiz çok bozuk.Heryerde bu haberler,duyarsız değilim ama biraz gülümsemeye ihtiyacımız olan bu günlere katkım olsun istedim.Dikkatimizi sanatla perçinleyelim ve güzelliklerin akışına bırakalım istedim.




Buyrun efendim.....


























25 Aralık 2007 Salı

Ö-S-S . Ama ÖSS Değil----Kelime oyunu 1-----


"......sellilere müjde !
Bu gün ölmek bedava !üstelik mezarlar bizden. bitmedi!!!günahlarınız %50 indirimli .ilk ölen on kişiden birine ücretsiz kefen,hemen ölmek istiyorum yazıp 0009 a yolla, 5 yıl cennet bedava. Not:mezarlarımız klimalıdır."

Böyle bir kampanyayı arayan olur mu?
.........................................................................................................................
keyif aldığım bir oyun var:Sobe
Yeni bir oyun daha buldum:Kelime oyunları

Bloglar arası gezintimde Yıldız Yağmurları bloğunda takılı kaldım.Yazılarını keyifle okudum.Link adresleri ise sonsuz bir gezinti dünyası.Oyunlarına katılmak istedim.Memnuniyetle kabul ettiler.Bakalım paylaşımların birleştiği bu ortama layık olabilecek miyim?
..........................................................................................................................

Ama ilginç olan, ben sondan başlayacağım...
Çünkü konu başlığı:
ÖLÜM-SUSMAK-SUSKUNLUK

"Gözlerimi açtığımda ,bedenimdeki hafiflik garibime gitti.'Ama nasıl olur' dedim.'Yeni ameliyat oldum','ne güzel bir olay'diye düşündüm.Masadan indim,yürüdüm ve sevinçle koridora çıktım.
O da ne!
Annem,ablam,kardeşim,çocuklarım,yeğenlerim ağlıyorlar.
Hemen koştum;
-"Ne oldu"diye sordum.
Duymadılar.
-"Birine birşey mi oldu? Biri mi öldü?" diye bağırıyorum artık.
Allah,Allah!
Kimse duymuyor beni!Çıldırıyorum.Sarsıyorum herkesi,beni hissetmiyorlar bile.Neden her çığlığım bir suskunluk gibi düşünürken.....
Anlıyorum....
Ama nasıl olur diyorum..ben ölemem...buradayım..
-"Ama ben sizi görüyorum"diyorum , duyuramıyorum sesimi,kendi çığlığımda..
Koşarak dışarı çıkıyorum,yağmuru hissetmiyorum..
Ameliyat yerime bakıyorum,karın bölgem kesik...
Ölümle gelen acıyı hissetmiyorum.....
Anlıyorum ki;
Ölüm sitemmiş-Neden diye isyanmış..
Ölüm isyanmış-bağırarak ağlıyoruz...
Sonsuzluğa gözyaşı dökülüyor....

Daralan yüreğim çığlığa dönüştü birden,avazım çıktığı kadar bağırdığımı hatırlıyorum."
....................................................
Biri sarsıyor beni...
Kim diye gözlerimi açtığımda ablamın meraklı bakışlarıyla karşılaşıyorum.
-"Ne oldu Tülay?"diyor.
Başımı çeviriyorum'duymazsın ki diyorum'içimden.Suskunum.
-"Neden ağlıyorsun?Rüya mı gördün"diyor.
Birden kendime geldim!
Ablama dokundum.'Yaşıyorum' dedim kendi kendime.
Sadece'abla' dediğimi ve hıçkıra hıçkıra ağladığımı hatırlıyorum.
(Rahim kanseri teşhisiyle hastaneye yatıp,başarılı bir ameliyattan sonraki günlerde,hastane odasında uyurken gördüğüm bir rüyaydı anlattıklarım.)
O günden beri ,bir yerde okuduğum yazıyı hep düşünürüm;
Ölümün ötesindeki sonsuzluk mu?
Yaşamın berisindeki sonsuzluk mu? diye..


“SONSUZLUĞA KADAR SÜRECEK VARLIĞIN
SEN VAROLDUKÇA SÜRECEK SONSUZLUK”

İsim Falı


Son günlerde oldukça popülerleşmeye başlayan isim falına bakarak karşınızdaki kişi hakkında fikir sahibi olunabilirmiş.. Astrologlara göre durum bu kadar basit..
NASIL BAKILIR?
Fal için sözkonusu isimdeki fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal enerji sembollerinin açıklamalarına bakmak gerek. İsimdeki harflerin anlamlarını biraraya getirerek anlamlı sonuç çıkarıyorsunuz. Örnek-1 : Aranan ad "TÜLAY" olsun, harf tablosundan T-Ü-L-A-Y harflerinin karşılığını bulup alt alta getiriyoruz ve isim falına bakılmış oluyor.

T : Oldukça ketum tavırlı ve duygularını karşısındakine açmayı zor başarabilen kişiliği temsil eder.
U,Ü : Durgun görünümlü, çok ağır hareket eden, işlerini ağırdan alan bir profil çizen kişilik.
L: Sanatsal yönleri olan kabiliyetli bir kişilik.
A : Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.
Y: Geçmişteki izleri,üzüntü ve diğer olayları sürekli yaşarlar,geçmişlerini asla unutmazlar ve güçlü bir kişilik yapısı gösterirler.

HARFLER & ANLAMLARI
A : Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.

B : Ön sezileri kuvvetli kişiliği temsil eder. En olumsuz olaylarda dahi umutlarını yitirmeyen kişiliktir, aynı zamanda.

C : Güzel sanatlara yatkınlığı temsil eden duygusal kişiliği ifade eder.

Ç : Zevk ve sefa düşkünü kişiliği ifade eder.

D : Üstün gücü temsil eder, hırslı ve zorluklara direnen kişiliği ifade eder.

E : ruhsal karışıklığı temsil eder, yani üzüntü ve sevinci birarada yaşayan ve ruhsal gel-gitleri olan kişiliği ifade eder.

F : Sakinliği temsil eder, uysal ve güvenilir kişiliğin işaretçisidir.

G : İnatçı kişilik, gerginlik ve üstün güçlere sahip olma arzusunu ifade eder. H : Sakin ve durağan bir kişiliği ifade eder.

I,İ : Hassas, duygusal ve kırılgan bir kişiliği temsil eder.

J : Kaprisli ve kıskanç kişilik belirtisidir.

K : Başarılı, ünvan sahibi ve daima yükselen bir kişiliği ifade eder.

L : Sanatsal yönleri olan kabiliyetli kişilik ifadesidir.

M : Ticarete yatkınlık ve yüksek zeka seviyeli kişiliği ifade eder.

N : Üstün güçlere sahip, sağduyulu kişiliği ifade eder.

O,Ö : Gizemli kişilik sahibidir. Gizliliği sever ve duygularını açığa vurmaktan kaçınan tiplerdir.

P : Kendinden emin kişilik, girdikleri ortamda kendine güvenli tavırlarıyla dikkat çekerler.

R : Tereddütlü kişilik demektir, karar vermede zorlanmalar yaşarlar.

S,Ş : Hayalperestliği sembolize eder. Aşırı hayal kuran kişilik.

T : Oldukça ketum tavırlı ve duygularını karşısındakine açmayı zor başarabilen kişiliği temsil eder.

U,Ü : Durgun görünümlü, çok ağır hareket eden, işlerini ağırdan alan bir profil çizen kişilik.

V : Kendi içine dönük, umursamaz bir kişiliği ifade eder, bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle hareket eden kişilik örneği.

Y : Geçmişteki izleri, üzüntü ve diğer olayları sürekli yaşarlar, geçmişlerini asla unutmazlar ve güçlü bir kişilik yapısı gösterirler.

Z : Bilimsel açıdan başarılı, okumayı seven, akademik anlamda başarılı kişilik ifadesidir.
.................................

Ben çok eylendim ve kişiliğime uygun bir ismim olduğuna karar verdim.

Ne demişler:
Fala inanma,falsız da kalma..!!!!!!

23 Aralık 2007 Pazar

"tedi tütü it"

Çocuk peltekmiş.Öğretmeni tahtaya kaldırmış.Ve tahtadaki"kedi sütü iç"yazısını okumasını istemiş.
Çocuk "tedi tütü it" demiş.

Öğretmen bağırmış ve 'doğru oku' demiş.

Çocuk yine"tedi tütü it"demiş.

Öğretmen çok sinirlenmiş,dövmüş ve 'doğru okudedim sana şunu' diye bağırmış.

Çocuğun artık canına tak etmiş.Ve"lan tedi ittene tu tütü" demiş.
....

Kelime itibariyle tanıdık ama bir o kadar hoş geldi bana..

21 Aralık 2007 Cuma

Hayata dair 7 gerçek... -Sobe 4-

HAYAT;çetele tutmak değildir.Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın,çıkıyor olduğun veya çıkacağın demek de değildir.Kimi öptüğün, hangi sporu yaptığın,kimlerin seni sevdiği de değildir.Hayat ayakkabıların, saçın, derinin rengi de değildir.Nerede yaşadığın veya hangi okulan gittiğinde değildir.Aslında hayat, notlar , para, giysiler,girmeyi başardığın yada başaramadığın okullarda değildir.HAYAT,Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.Kendin için neler hissettiğindir.Güven, mutluluk, şefkattir.Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.Hayat kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir.Ne dediğin ne demek istediğindir.İnsanların sahip oldukları değil,kendilerini olduğu gibi görmektir.Herşeyden önemlisi, hayatı başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek için kullanmayı seçmektir.İşte hayat bu seçimden ibarettir. -alıntı-
....................................................

Sevgili Aslı beni sobelemiş.Hayatımın 7 gerçeği konusunda...Kendisi o kadar hoş şeyler yazmış ki...
İnsanın kendisi için o kadar önemli değerleri varmış ...Buyrun efendim:

Su kadar ihtiyaç duyduğum bir gerçeğimdir sağlığım.Aslında ne kadar plansız yaşamışım meğer geleceğimi......Daha sonra demişim,daha sonra...Nasıl hoyrat kullanmışım,yılların nasıl geçtiğini anlamadan.Geleceği düşünürken, gelip geçmiş bile zaman.
Ama olsun.En güzeli,istediğim hayatı yaşatmaya çalışıyorum kendime.Bir sonraki gelecek hayallerimin içinde olsa bile..En güzeli,özgürlüğümü kaybetmeden yaşayabilmek.Hayatın bana sunduğu o muhteşem çocuklarımla ve ailemle birlikte yaşlanmak isterim.Yeteneklerimi kaybetmeden zamanı değerlendirmeliyim.Onurlu bir hayatın bana verdiği mutluluk ise paha biçilmez bir değerdir.
........................
Şimdi benim 7 kişiyi sobelemem lazım:Knnitting Art,Pastacık Sezer hayat kazan ben kepçe ve Tembelisi.....Bir de sofi olsun...

Sermayesiz işler


Uzun süredir evden yapılabilecek ekiş üzerine araştırmalar yapıyorum.İnternetten para kazanma yollarını arıyorum.Birkaç yere ulaştım.Sağlamlılığı konusunda emin olmadan başlamak istemiyorum.
Yine bu gezintilerim sırasında aşağıya aktardığım iş fikirleriyle karşılaştım.Ben boşta durmayı sevmeyen bir insanım.Üretmeyi seviyorum.Herkesin yapabileceği bir iş mutlaka vardır.Bazen "ne yapabilirim"sorusu hepimizin aklını kurcalayan bir konudur.Herşeyi yapabilirsiniz de,elle tutulur bir çözüm yolu gösterecek kanallar ararız.Bu nedenle belki sizlere de yol açacak bir fikir olmasını dilediğim seçenekleri sunuyorum.Devamı için www.tamticaret.com adresine de bakabilirsiniz


Sermayesiz işler 3 09.08.2007
Küresel ısınmanın kendisini iyice hissettirdiği şu günlerde sıcak hepimiz için büyük bir sorun teşkil etmekte. Bu hafta içi hissedilen sıcaklığın 50 dereceye ulaştığını göz önüne alırsak uyumak bile çoğumuz için büyük bir sorun. Yaz günlerinde aşırı sıcaklarda rahat uyumak için Japonlar güzel bir ürün tasarlamışlar. Adı ise Klimalı yatak. Ayak kısmında soğutucu fanlar sayesinde bambudan yapılmış olan esnek yapıdaki baş kısmında ayak kısmına doğru bir hava dolaşımı sağlamakta ve bir ferahlık hissi uyandırmaktadır. Önemli özelliklerinden biride yatağın çok az bir güç tüketerek bu işlevi yerin...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Sermayesiz işler 3 09.08.2007
Önümüzde yine uzun bir yaz var. “Sermayesiz işler yine gündemde. Yaz aylarında bir koyup, beş kazanmak içten bile değil. Yeter ki, iyi ürünü seçin ve zamanlamanızı iyi yapın! O kadar çok alternatif var ki! Yeter ki, Şile’deki Şile Bezi Festivali”nde şeftali satmayın! Gerisi kolay.



Hobi Bahçeleri 12.08.2007
Millet olarak toprağı severiz; ancak plansız göç ve plansız yapılaşma hayatımızı beton yığınlarının arasına hapsetti. Günümüzde çok az insan bu ortamdan uzaklaşma imkanını bulabiliyor. 200 m2 , 25 milyon Ülkemizde henüz pek bilinmeyen Hobi Bahçeleri, aslında her il ve ilçede uygulamaya konulabilecek örnek proje özelliğine sahip. Türkiye’de projenin ilk pratik uygulamasını yapan ve bununla da örnek bir girişimcilik sergileyen Atatürk Orman Çiftliği Müdürü Hasan Güldaş proje ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Bahçemiz, 60 bin metrekaredir. Bunu 200’er metrekarelik küçük bölümlere ...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

2.el ürün satışı 12.08.2007
Ekonomistin 3.İş fikirleri sayısındaki bir iş dikkatimi çekti.Haberde şöyle diyor.

Dünyanın en büyük ikinci el alışveriş sitesi eBay ile işbirliği içinde olan Isolt It,adından da anlaşılacağı gibi kullanılmış ürünleri satmak isteyenlere hizmet veriyor..164 mağazası olan şirketin şu an açılmayı bekleyen 800 işletmesi bulunuyor.

Evet buradan birkaç çeşit iş fikri çıkartmak mümkün.

Ülkemizde bulunan gittigidiyor-hemalhemsat-pazaryeri gibi açıkarttırma sitelerinde bolca ikinci el ürün satılıyor.

1-Çevrenizde bu tarz satılabilecek ürünlerin ilanını ve...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Fast food makarnacılık 12.08.2007
Küçük mekanda açılan,düşük yatırımla başlayan,hızlı kazanç sağlayan bir iş.Yakında simitçiler,kumpirciler gibi sokaklarda sık sık göreceğimiz bir yatırım alanı. -Özellikle alışveriş merkezlerinde``makarna büfesi` açmak cazip bir yatırım alanı görünüyor.Küçük mekanda para kazanmak için akılcı bir mönü ve akıcı bir sistem şart.Bunun için makarna üreticilerinden destek alınabilir.İşletmekte olan makarnacılardan isim hakkı alınabilir.Dışardan örnekler incelenebilir.Endüstriyel mutfak üreticilerine danışılabilir. -Konseptini olgunlaştırmış perakendiciler fr...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın
inTable ve diğerleri 12.08.2007
Para dergisinin girişim bölümünde Sayın Osman F.Bilge'nin Modern kendin pişir kendin ye : inTable yazısını okuyunca yazmadan ve düşünmeden duramadım. Evet inTable örneği yeni bir restoran işletmeciliği anlayışı içeriyor ve işletmeciyi bir çok zor durumdan kurtarıyor.Kısaca işten bahsedersek piknik alanlarında yaptığımız mangal ortamını bize restoran tarzında modern olarak sunuyorlar.Bunu yaparkende masa olayı fikirde başrolü oynuyor. Bu masayı okuduktan sonra aklıma gelen bazı fikirleride sizlerle paylaşmak istedim. 1-Bu sistemde kahve masaları yapılsa masanın üstü digital olsa ve sipariş v...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Halı Saha Görüntü Sistemi 09.08.2007
2005 Jüri özel ödülü alan bu fikri sizlerle paylaşmak istedim. "Proje fikrimiz, bir spor karşılaşmasının, kameramana gerek olmadan, ileri görüntü izleme teknolojilerini de kullanarak kaydını yapan, daha sonra izlenmesini sağlayan elektronik sistemin üretilmesidir. Bugüne kadar belki defalarca düşünülmüş ama hiç yapılmamış bir ürünü geliştirmeyi planlıyoruz. İş planımıza göre, öncelikle halı saha futbol karşılaşmalarında talep bulması beklenen sistem, işletmecilerin %25 gelirlerini artıracak yeni ürünlerin (DVD ya da VCD gibi) sunulmasını sağlayacaktır. Bizce herkes yaptığı maçı...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın
İnsan kaynaklarıyla ilgili bir iş alanı 09.08.2007
Geçenlerde internetten görüştüğüm bir arkadaşa insan kaynaklarıyla ilgili farklı bakış açılarını yazmıştım şimdi sizlerlede bunu paylaşmak istiyorum. İnsan kaynaklarıyla ilgili biraz araştırma yaptım.Sonuç güzel olmasına rağmen umduğum gibi kolayda olmadı. Bu konuyla ilgili size önerebileceğim birkaç iş fikri var. 1-İnsan kaynaklarıyla ilgili serbest danışmanlık olabilir. Örneğin bir firma kendisine nitelikli eleman arıyor veya yetiştirmek istiyor. Bu durumda siz devreye girip şirketin istediği özelliklere uygun elemanlar yetiştirebilir veya eğitebilirsiniz. Örnek uygulama 01: Bir cafe sahi...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Çok amaçlı Toplum Merkezleri : ÇATOM 09.08.2007
Emine Hayta, Şanlıurfa Yakubiye ÇATOM Katılımcısı Merhaba; ÇATOM katılımcısıyım Sizlere biraz kendimden bahsetmek istiyorum.22 yaşındayım. İlkokul 3. sınıfa kadar okudum ve daha sonra kızlar okumaz diye okutmadılar. Bilmiyordum ki kızların da okumaya hakkı varmış, daha sonraları öğrendim. Halı atölyesine gittim. 6 ay orda çalıştım. Sonra halı atölyesi kapandı, ayrılmak zorunda kaldım. Birkaç ay sonra bir trikotaj atölyesine gittim. 8 ay orada çalıştım. Birincilikle belgemi aldım. Kurslar bitmişti ve ben yine eve kapanmıştım. Ama içimde hep bir yükselmek hep bir yerlere gelerek ...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın
Tüsiad İş Fikri Yarışması kazanan genç girişimcilerin fikirleri 09.08.2007
1-ÇORBA BAR-RESTORAN İş Fikri Sahibi : Zeynep Hürmüz– İstanbul Üniversitesi – Tel: 212 531 13 88 - 532 407 58 83 e-mail: zeynep_hurmuz@yahoo.com “ÇORBACI” istediğiniz zaman gidip onlarca çeşit çorbadan dilediğinizi içebileceğiniz yanında sunulan aparetiflerle birlikte isterseniz açlığınızı bastırabileceğiniz isterseniz de karnınızı doyurabileceğiniz bir çorba bar- restoran.Çorbacı da tüm dünya mutfaklarının en meşhur çorbalarını tadabilirsiniz. Ayrıca memleketimizin tüm yörelerinin kendilerine has çorbalarını içebilir,özlediğiniz lezzetlere yeniden kavuşabilirsiniz.Çorbacı da asıl ürün çorb...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın


.. Kazanmamak için herhangi bir neden söz konusu değil!
Yaz tatili ile birlikte özellikle öğrenciler ve part time iş yapanlar için ek iş imkanları ortaya çıkıyor. Bunların hemen hemen hepsi turizm ile bağlantılı. Bir turiste gerek yerli, gerek yabancı nasıl hitap edilebileceğinizi bildikten so...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Yeni iş alanları 09.08.2007
İhtisaslaşma hizmet sektörü içinde de kendisini hissettiriyor. Bizde henüz ihtiyacı hissedilmeyen birçok iş, gelişmiş ülkelerde bu işi yapanlara büyük kârlar sağlıyor. Başlangıçta, çok küçük sermayelerle ve küçük çapta başlatılan bu iş kollarından çoğu, şimdi büyüdü. Hatta, bizde henüz gelişmemiş olan bu iş kollarının bazıları marka satarak zincir oluşturma (franchising) yöntemi ile büyük paralar kazanıyorlar.
Bugünkü yazımı, başlangıçta çok düşük sermaye gerektiren ama bizde az bilinen ilginç işlere ayırdım. Bu işlerin hemen hemen hepsi, çok az kişi çalıştırmayı gerektiriyor. Hatta, ba...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Evlere ütü hizmeti 09.08.2007
Çeşitli alanlarda servis hizmetleri, girişimciler için yeni yatırım alanları yaratıyor. Çeşitli profesyonel servis mağazaları kuruluyor. Evlere ütü hizmeti vererek siz de hizmet alanında yatırım yapabilirsiniz. Özellikle büyük şehirlerde bu hizmet türü giderek yaygınlaşıyor.

Müşteri portföyü yaratın
Fazla masraf gerektirmiyor. Yatırım maliyetleri son derece makul. Kuracağınız bir ütü hizmet noktası ile hem evlere hem de küçük ve orta büyüklükteki otellere hizmet verebilirsiniz. Bu salonlar genellikle abone sistemiyle çalışıyor. Ücret ise parça başına alınıy...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın
İlginç ve zekice bir iş daha 09.08.2007
Kenar mahallelerde üretiyor internetten satıyor
Antalya Kemer'de yaşayan Bahar Çonkar, internet üzerinden sipariş aldığı dansöz kostümlerini yurtdışına satıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan emekli olduktan sonra Kemer'e yerleşen Çonkar, el işine olan becerisi sayesinde animasyon kıyafetleri ve dansöz kostümlerini dikip, satmaya başladığını söyledi. Bir süre sonra çevreden gelen taleplerin arttığını belirten Çonkar, taleplerin dansöz kostümlerinde yoğunlaştığını görünce, bu alana ağırlık verdiğini kaydetti.
90 kadın para kazanıyor.
Gelen siparişlere yetişebilmek içi...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Kendi işinizi kurmanın yolları 09.08.2007
Sabah 08.00, akşam 19.00 mesaisi, sıkıcı bir hayatın belki de en doğru tasviri. Ama bazen onu bile bulmak şans! Fakat değişen dünya, avantajlarını da beraberinde getiriyor. Bir zamanlar hayal bile edilemeyecek meslekler, günümüzde 'kesesi dolgunluğun' gizli formülleri olabiliyor! "İyi de söylemesi kolay, yapması zor mu" diyorsunuz?

Ya da nereden başlayacağınızı mı bilmiyorsunuz? Öyleyse işte size evinizde otururken kurabileceğiniz ve çok küçük sermayelere mal olacak meslekler. Okuyun, yarınların patronu siz olun...

SÜSLÜ PÜSLÜ VE ÜNLÜ...
Kadınların çoğu canı...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Hazır döner yatırımı kazandıracak. 09.08.2007
Hazır döner işinde büyük patlama yağanacak. İşte süper iş fırsatı...
2008'de dönerin elde sarılması yasaklanacak. Kırmızı etçisi, tavukçusu, kebapçısı; herkes hazır döner tesisi yatırımına yöneldi.

HAMBURGERİN ezeli rakibi dönerde büyük bir değişim yaşanıyor. AB'ye uyum sürecinde getirilen standartlardan döner de nasibini aldı. Resmi makamların geçen yıl yaptığı açıklamalara göre, elde sarılarak hazırlanan döner artık endüstriyel ortamda hazırlanacak. Hatta yasası da çıktı. Tıpkı AB ülkelerinde üretilen dönerler gibi Türkiye'dekilerin de belgeleri ve sertifikaları olacak.
Sü...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Bir projem var. 09.08.2007
İstanbullular Projeleriyle İstanbul’a yön verecek…
İstanbul’un problemlerinin çözümü, sosyal kültürel hayatın geliştirilmesi, hemşehrilerin hayat standartlarının iyileştirilmesi amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 1 Projem Var sistemi geliştirildi.
İstanbul’un problemlerinin çözümü, sosyal kültürel hayatın geliştirilmesi, hemşehrilerin hayat standartlarının iyileştirilmesi,katılımcı belediyecilik anlayışı çerçevesinde İBB çalışanlarının, İstanbul’da ikamet eden gerçek kişilerin, faaliyette bulunan tüzel kişilerin, orta öğretim kurumları veya öğrencilerinin ve sivi...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın


Yatırımcı bekleyen iş fikirleri 09.08.2007
Girişimci ruha sahip çeşitli üniversitelerden birçok genç ortaya yeni iş fikirleri attı. İnternetten turizme, otomotivden eğitime çok geniş bir alanı kapsayan yeni iş fikirleri yatırımcılarını bekliyor (5.6.2005) Bu yıl ikincisi düzenlenen TÜSİAD Girişimcilik Kongresi yeni girişimcileri ve iş fikirlerini ortaya çıkardı. Çeşitli üniversitelerden girişimci ruha sahip öğrenciler sadece kafalarındaki değil iş planı, kâr - zarar tabloları, gelir modeli gibi ayrıntılarıyla iş fikirlerini sundular. Hepsinin ortak bir amacı vardı; yatırımcılardan destek görmek. Birçoğu ilk defa günyüzüne çıkan iş f...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Doğrudan iş kapıları 09.08.2007
Doğrudan satış sektöründe üniversite öğrencileri, ev hanımları, kendi işinin patronu olmak isteyenlerin yanı sıra gelirinden memnun olmayıp ek işe ihtiyacı olanlar çalışmayı tercih ediyor. 800 milyon YTL'lik iş hacmi bulunan sektörde 600 bin kişi çalışıyor. Bu sayı her geçen gün artıyor (18.6.2006) Üniversite öğrencilerinden, ev kadınlarına ve emeklililere kadar her yaş ve meslek grubundan çalışanı bulunan doğrudan satış sektörü, Türkiye'de 800 milyon YTL'lik bir pazara sahip. Türkiye'de Amway, Avon, Oriflame, Tupperware, Herbalife ve LR Cosmetic faaliyet gösterirken, Nikken de sonbaharda s...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Tebrikler. Nail Çelebi’ye (21. DÖNEM MİLLETVEKİLİ) 09.08.2007
Bir milletvekilimizin sitesinde iş fikirleri ile ilgili bilgiler görmek güzel bir olay. Örnek iş fikirleri. 1-Çamaşır Yıkama Salonu : İlimiz Orman Fakültesi yakınlarında çamaşır yıkama salonu açmak, hem okuyan öğrencileri bir yükten kurtaracak hem de sizin iş sahibi olmanızı sağlayacaktır. 2-Hem Oynatın Hem Kazanın : Bürolarının dört duvarı arasına hapsolan çalışanlar için hareketli ve neşeli akşamlar ya da hafta sonu organizasyonları yaparak hem eğlenip hem de gelir elde edin. 3-Çocuklar İçin Parti Organizasyonu : Çocuklarla ilgilenmekten zevk alıyor ve onların yaptıkları gürültüden rahats...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Japonya'dan iş fikirleri 09.08.2007
Vaner Alper Japonya'da A.P.C japan adlı firmada mağazacılık ve marka geliştirme işinde yöntecilik yapıyor.Japonya'da gördüğü iş fikirlerini bizlerle paylaşıyor.(Teşekkürler) 1-Ranking Ranqueen diye bir yer hakkında Burada İngilizce açıklama var. http:­/­/greggman­.com­/japan­ /ranking-ranqueen­/ranking-ranqueen­.htm Japonca bilenler için asıl sayfaları burası http:­/­/www­.ranking-ranqueen­.net­/ Bu şirket sürekli olarak en iyi satılan, en çok aranan şeylerin listesini olusturuyor, ya da bir yerlerden ele geçiriyor. Sonra da şehrin işlek yerle...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Para Kazandıran Cin Fikirler : Savaş Sakar'dan 09.08.2007
Para kazandıracak cin fikirler. Eminim bir çoğunuzun aklından daha fazla yada alternatif para kazanma yolları geçiyordur. Aslında gerçekten bir şeye odaklanan ve gerçekten isteyen için bir çok yol mevcut. Umarım aşağıdaki önerilerim işinize yarar. Benim açımdan işinize yaraması, uygulamanız yada size en azından başka konuda ilham vermesi olacaktır. ********************************************************** Öneri 1 - Kendi Gazetenizi çıkarın gazete çıkarmak normal bir gazete çıkarma prensibi ile yanıdır. Basit olarak; gazete tanesi çok ucuza bazılan ancak içine yüksek bedellerle reklamlar al...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

MBA öğrencilerinin iş fikirleri. 09.08.2007
Hürriyet İk'da yayınlanan iş fikirlerini sizlere sunuyorum. Hürriyet gazetesi yayınlamakta sakınca görmediği için bende size aynen aktarıyorum. 1. PROJE: 444 TAXI 444 Taxi, Bora Akyıldız, Hamdi Önder, Yiğit Emre Şenolur ve Ateş Buldur’un projesi. Hedef, İstanbul’da taksilerin güvenliğini ve müşteri memnuniyetini artırmak. Proje, üye olan taksilere LCD ekranlar ve uydu takip sistemi (GPS) kurulması esasına dayanıyor. Müşteriler call center aracılığıyla taksi istediğinde, GPS sistemiyle saptanan en yakın üye taksi yönlendiriliyor. Hem taksicinin, hem de yolcunun kimliği bilindiği için, güvenlik ...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın
Çocuk kuaförleri 09.08.2007
Çocuk kuaför salonları açmak girişimciler için yeni bir yatırım alanı olabilir.Yurtdışında örnekleri bulunan bu tarz işletmelerin Türkiye'de de başarılı olacağına inanıyorum.Bebekler ve çocuklar genelde kuaför ya da berbere götürülür ve genelde çocuk ruhuna hitap etmeyen yerler olduğu için çocuklarımız bir hayli işi zorlaştırır.Bu işi kurarken salonu çocuklara göre dizayn etmek çok önemli.Onlara hoşlanacağı ve eğleneceği bir mekanda saçkesimi yapmak pekde zor olmayacaktır.
Müşteri hedef kitlesi çok geniş bir kesim.Dolayısıyla müşteri bulmakta zorlanacağınızı za...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın
Katlı otopark sistemi 09.08.2007

otopark
katlı otopark

İsveçli bir tasarım ve mühendislik firması bu anlamsız alan kaybıyla savaşmaya karar verip, gerekli park alanını dörtte birine indiren tam otomatik ve kompakt bir park sistemi buldular.
SmartP adındaki bu sistemle otomobiller artık tam otomatik bir süreç izleyerek park ediliyor.
Sürücü otomobilini kolayca bir pl



E kitaplar iş fırsatı olabilir mi? 12.08.2007
Guruların düşük maliyetli ürünler tasarlamak için kullandıkları sırları öğrenin.

Yaptığınız birçok araştırmadan sonra evden çalışabileceğiniz niş pazarı buldunuz. Şimdi, emin olmadığınız ise hangi ürünü satmak istediğiniz.Gerçek şu;cevaba ulaşmak çok kolay ve hayal edebileceğinizden çok daha ucuza gerçekleşebilir. Şimdi guruların bir ürün tasarlarken kullandıkları sırları öğrenelim.
Bu sır e-kitap’ tır !E-kitaplar birkaç yıldan beri varlar, fakat nişinizdeki birçok insanın muhtemelen bunlarla sadece sınırlı deneyimleri oldu.Neden e-kitaplar? Bunlar harika olmaya devam ediyorlar. ...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Ocaklarına İncir Ağacı Dikip Zengin Oldular! 12.08.2007
Bursa’nın Ovaakça köylüleri, yılda 1000 ton kara incir satıp 1.5 milyon YTL kazanıyor. Bazı ailelerin gelirinin 10 binlerce YTL’ye ulaştığı köyde incir işleme tesisleri işçi bulmakta sıkıntı çekiyor.
Bursa ve çevresinde yetişen kara incirin ihracatın yeni yıldızı, incir yetiştiren köyler de YTL milyoneri oldu. Bu köylerden biri de Ovaakça...
Bursa’ya 5 kilometre mesafede, Bursa-Yalova yolu üzerinde bulunan Ovaakça, bu yıl yaklaşık 1 milyon kilo yaş kara incir satarak 1.5 milyon YTL kazanacak.
Ovaakça köyü eski muhtarı Faruk Taran, şöyle konuştu:
"20 yıl kadar önce Alara firm...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Bayanlar için güzel bir iş fırsatı : B-Fit 12.08.2007

6 profesyonel kadın girişimci tarafından kurulan B-Fit, sporu hayatın bir parçası olarak konumlandırarak her yaştan ve her gelir düzeyinden bayana düzenli ve sistemli spor yapma alışkanlığı kazandırmayı hedefliyor. Franchise sistemi ile kadınlara iş imkanı da yaratan B-Fit, ŞU AN toplam 3 ilde 6 şubesi ile hizmet veriyor.
İlk şubesini 2006 yı...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın
Bayanlara internet cafe 12.08.2007
Hani hep derler ya.Ben bunu düşünmüştüm buyrun size onlardan biri.

Kadınlara özel internet cafe
Balıkesir’in Edremit ilçesinde, sadece kadınlara hizmet veren bir internet kafe açıldı. Kafeyi işleten Ayşegül İnce, kadınları internet ve bilgisayarla tanıştırmak amacıyla rahat bir ortam oluşturduklarını söyledi.
Sadece kadınlara hizmet veren kafenin 09.00-21.00 saatleri arasında açı...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın
Yeni İşler Başlıyor. 12.08.2007
Odtü-Teknokent'in düzenlediği en iyi teknolojik iş fikri yarışması
başladı. 2005 ve 2006'nın kazananlarını ve projelerini Arşiv bölümünde okuyabilirsiniz.
Yarışma ve yarışma kuralları için site adresi : yfyi
...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın
Özel Yolcu Servisleri 12.08.2007
Bu sabah İnnovatif Türk Bora Özkenti okurken yazdığı son yazıdan yola çıkarak aklıma yeni bir fikir geldi.Yolarkadaşım adlı bir siteden bahsediyordu.
Bu site her gün aynı güzergahı kullanan insanları birbirileri ile tanıştırarak onları araçlarını paylaşmaya ikna etmeye çalışıyormuş.Sitenin ne kadar başarılı olduğunu bilemem ama konusu güzel ve etkileyici.2004 'te kurulmuş olan bu sisteme şu ana kadar 7081 kişi üye olmuş.Sitedeki bilgileri öğrenmek için bende üye olmayı denedim ama daha mail ile kullanıcı bilgilerimi gön...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Astroloji, Burçlar ve Zodyak 12.08.2007
Burçlarla ilgili eminimki herkesin az ya da çok bilgisi vardır.İnananlar veya inanmayanlar bir yana bir çoğumuzun gerek gazeteler gerekse internet yolu ile ilgisini çeken ve takip ettiği bir alandır.Bu alanı bir iş fırsatı olarak düşünürsek karşımıza farklı konseptler çıkabilir.Örneği varmıdır bilmiyorum ama bir iki tane değişik ve farklı iş fikri oluşturmaya çalışalım.Zodyak cafe olarak düşündüğüm iş fikrini anlatmadan önce zodyağın anlamını kısaca yazalım.Zodyak: Astrolojide oniki burcun dağıtıldığı kuşağa verilen isimdir.Buradan yola çıkarak yeni model restoranımızın...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Başarmaktan korkmayın.İşte canlı bir örnek. 12.08.2007
Cihat Çiçek. Girişimciliğe bir örnek olarak size son yaptığım 3 işi anlatayım; 2003 Yazında Direktörü olduğum McDonald's Besi Organizasyonundan ayrılıp tatile başlayacaktım, ancak gazetede gördüğüm haber dikkatimi çekti. Hurda 20 yıllık arabasını hurdaya atıp, 'sifır' araba alanlara devlet ilk yıl 3,500 YTL, 2. yıl 4.500 Ytl vergi indirimi yapacaktı. Biraz düşündüm ve sıfır araba alacak adamda zaten hurda araba olmazki dedim. Bu sıfır araba alacaklara ben hurda araba bulabilirmiyim dedim, ve gazeteden küçük ilanlardan o hafta sonu 3 tane mura...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın


21.NCİ YÜZYIL İŞ FIRSATI 17.08.2007
Size bahsetmekte olduğumuz iş imkânının en önemli avantajı, eğer isterseniz şu anda yapmakta olduğunuz işe ek olarak yapabilmenizdir. Bununla birlikte, dilerseniz bunu tek başına kendi işiniz olarak da devam ettirebilirsiniz.

İşiniz, temelinde üretici ile...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Türkiye'ye uygun 55 iş fikri 12.08.2007
Eski teknoloji ve yüksek üretim maliyetlerinden kurtulup, rekabet avantajı mı sağlamak istiyorsunuz? İleri teknoloji transferine mi ihtiyacınız var?.. Cevabınız "evet" ise, haydi Ege Üniversitesi'ne bağlı IRC - EGE'ye...

YÜZDE 100 geri dönüºümlü pet ºiºe üretmek ister misiniz? Peki asit oranı düºük ºarap üretebileceğiniz cihaza ne dersiniz? Sadece 1 dakikada 7 ağaçtaki meyvelerin tamamını toplayabilen bir hasat makineniz olsa ne güzel olurdu değil mi? İkinci kez kullanılmayı kesinlikle en...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Zengin eden site fikirleri 12.08.2007
Parlak fikirler sayesinde internetten büyük paralar kazanmak artık pek de ilgi çekmiyor. Bir de kimsenin başarı ihtimali vermediği şeylerden zengin olanlar var. En popüler dört örnek;

Milyon dolarlık sayfa
Alex Tew adlı 21 yaşındaki bir İngiliz, 2005 yılında üniversiteye devam ederken eğitim masraflarının bir kısmını karşılamak için 1 milyon pikselden oluşan bir web sayfası hazırlar. İsteyen herkes piksel başına 1 dolar vererek bu sayfaya reklam verecek ve reklamı bir sene boyunca bu adreste kalacaktı. Üçüncü gününde aldığı ilk reklamın ardından dilden dile yayıl...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Geleceğin gözde iş fikirleri 12.08.2007
’My Chocolate’ adıyla (Benim Çikolatam) evinde kişiye özel çikolata tasarımı yapan İzmirli kadın girişimci Nilgün Güneş, Türkiye geneline ve yurtdışına yayılma hedefiyle işini büyütüyor. Güneş, özel günlerde sevdiklerine hediye etmek amacıyla sipariş üzerine hazırladığı çikolatalar için bayilik sistemine geçtiğini, ilk uygulamayı Antalya ve İstanbul’da gerçekleştirdiğini bildirdi. İzmirli kadın girişimci, “My Chocolate”ın alüminyum folyolu, orijinal logolu, kişilerin resim, fotoğraf ve mesajlarının ya da firmaların logo ve sloganlarının yer aldığı, dijital baskılı ambalajıyla sarılı bir ürü...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Geleceğin gözde iş fikirleri 12.08.2007
Her dönemin kendine özgü en çok kazandıran işleri var. Önemli olan bu işlere en hızlı ve en doğru zamanda girişebilmek. Bir dönem halı sahaları, kivi ve çinçila yetiştiriciliğini anımsayın. Bugün de geleceğin ciddi potansiyel taşıyan işleri var. Vitamin barlar; sağlık marketleri; çöpçatanlık şirketi; cam dekorasyonu, çocuk fitness kulüpleri, mobil kuru temizleme, kilo kontrol merkezleri ve sırt ağrıları merkezleri bunlardan sadece birkaçı. Yurt dışında büyük iş hacmi yaratan bu sekiz iş fikri, Türkiye pazarında yatırımcılarına hala önemli fıratlar sunuyor. Yüksek yatırım maliye...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

Özel plaj-bar kurmanın tam zamanı 12.08.2007
Türkiye, 2005'ten bu yana ABD ve Avrupa'da hızla yayılan özel plajlar için en ideal ortamlara sahip. Belediyelerle arası iyi olan girişimciler ve sahildeki büyük arsasına imar izni alamayan arsa sahipleri bu işte daha şanslı...

TÜRKİYE bir yarımada; sınırlarının büyük bir kısmı denizle çevrili. Başta İstanbul olmak üzere, sahil şehirlerimizin binlerce yıllık güzelliği dillere destan. Ne çare, 80'lerden sonra göç baskısı ve imar yağmasına yenik düştüler. Yeşilin yerini beton aldı, sahiller asfalt oldu. İstanbul'da yıllar boyu yasaklandıktan sonra Bostancı'da, Yeşilköy'de plajlar daha ...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın


atforma sürüyor.
Burada araç otomatik olarak ortalanarak ölçülüyor.Sistem otomobili...(Ayrıntı-İçin-Tıklayın

......
Dediğim gibi yazıların devamı için www.tamticaret.com adresinde gezinmeniz lazım.Ben "ne yapabiliriz"diye benim gibi düşünenlere ön fikir vermek için yayınladım.

18 Aralık 2007 Salı

Ying Yang Bayramı....


Dinimiz der ki:

1-"Kurban yardımlaşmadır

Toplumdaki sosyal dayanışmanın temin ve devamı, tabakalar arasında uçurumların meydana gelmemesine ve kitleler arasında kavgayı körükleyecek boşlukların bırakılmamasına bağlıdır.
Yani zenginle fakirin arasındaki bağ ve irtibat kopmamalıdır ki, o toplumda karışıklık ve huzursuzluk meydana gelmesin. Toplumdaki sosyal tabakalar arasında bu irtibatı temin eden en önemli dinamik, her türlü yardımlaşma prensipleridir. Bu yardımlaşmalardan birisi de hiç şüphesiz kurban ibadetidir. Yıl boyunca evine et alamayan pek çok insan vardır. Kurban kesen kimse, kurbanını ihtiyaç sahibi kişiyle paylaşarak onun da et ihtiyacının giderilmesine vesile olur. İşte bu manada kurban; toplumda kardeşlik, yardımlaşma, fedakârlık ve dayanışma ruhunu mayalar ve geliştirir. Bu şekilde fakir de kendisinin zenginler tarafından gözetildiğinin farkına varır ve Rabbine şükürle iki büklüm olur."

Mantığım der ki:
2-"Ekonomik hayat canlanır

Kurban, toplumun tamamını kucaklayan potansiyel bir güç kaynağıdır. Onunla ekonomik hayat canlandığı gibi yine onun takdim ettiği imkanlarla, maddeye ihtiyacı olanların ihtiyaçları giderilerek içtimai bir dengelenme söz konusudur. Kurbanlık hayvanları yetiştirenler, alanlar, satanlar, nakliyesini ve kesim işini yapanlar, derisini alıp satanlar, kasaplar, yem tüccarları vs. birçok insan bu vesile ile para kazanmakta ve geçimini temin etmektedir.-Alıntı"
.................
Ama elimde değil!
Benim zihniyetim,öldürmeyi dini görev olarak kabul etmiyor.Hayvanların ölümünü kutlamak sevap mıdır,günah mıdır?Ramazan bayramından sonra bu bayramı düşündüğümden beri sinirlerim gergin.Hele son iki gündür heryerde bıçakçılar ve bileyciler stand kurmuş vaziyetteler.Hangi amaca hizmet ettiklerini düşündükçe tüylerim diken diken dolaşıyorum.
Aslında bu öyle bir bayram olmalı ki,koyunlar ,inekler coşup eylenmeliler(Tütü harikalar diyarında).Şaşırmayın,ismi üzerinde:Kurbanların bayram etmesi lazım.

Ya da daha mantıklı birşey söyleyeyim:
Her kesilen hayvan için ağaç dikilsin!

Kötünün içinden iyi çıkarmaya çalışıyorum.YİNG YANG!

Büyüklerin ellerinden,küçüklerin gözlerinden öperim.


SAĞLIKLI BİR BAYRAM GEÇİRMENİZİ DİLERİM.

Sigaranın faydaları..!


Sigara içeni köpek ısırmaz
Çünkü yanında baston taşır

Evine hırsız girmez,
Çünkü sabahlara kadar öksürür.

Üzerine sinek konmaz,
Çünkü buram buram nikotin kokar.

Fazla yorulmaz,
Çünkü yorulunca tıkanacağını bilir.

Yürümek için zorlanmaz,
Çünkü tekerlekli iskemlede gezdirilir.

İhtiyarlamaz,
Çünkü genç yaşlarda sevdiklerine kavuşur.



Sigara içenlerin ayrıca:

Yüzlerine renk gelir,
Çünkü dişleri ve bıyıkları sapsarı olur.

Vücutları bir kuş gibi hafifler,
Çünkü ileri dönemdeki dolaşım bozukluğundan ötürü önce parmakları,
sonra da el ve ayakları kesilir...

Alıntı
............

Sigara İçenler!
Lütfen sigarayı bırakmak için kendinize nedenler bulun.Sigarayı bıraktığınız zaman,kazanacağınız yeni bir hayatı düşünün.
Ve lütfen,
Dışarısı diyerek,duraklarda sigara içmeyin.
İçmeyenlerin rahatsız olabileceğini düşünün,ve hatta astım hastalarını olabileceğini düşünün.
Ben ciddi anlamda dumandan rahatsız oluyorum,ama geçenlerde bir astım hastasının ciddi rahatsızlık geçirdiğine şahit oldum.Yanında tanıdığı vardı ve ağzına sıktığı bir ilaçla kendine geldi.
Duraklarda rüzgar nereden esiyor diye kontrol edip,ters yönü kendine mekan edinen tek manyak benim herhalde.Dumana karşı gard alıyorum.

16 Aralık 2007 Pazar

Hangimiz Söylemedik ki.....


Özellikle benim yaşımda olanlar daha iyi bilir.Çünkü bizler bahçe çocuklarıyız.Mahalleler arasındaki sokaklar,oyun alanlarımızdı.Şimdiki gibi trafik sorunu yoktu .Faytonların daha çok olduğu bir dönemin çocuklarıyız.
Derler ya,yaşadıklarını unut diye.Bunlar unutulur mu?Acı veren geçmişi sildim ben.Hani kırıntıları bile yıpratan geçmişi...Ama bu geçmişim,benim kendi dengeme destek olan çocukluğum....
Bahçemiz bile oyun alanımızdı.Bir ağacın dallarına oturup tekerlemeler söylemeye bayılırdık.Yalnız bile olsak,özel tasarlardık oyunlarımızı...Yapamayanlara başkaldırışımızı hatırlıyorum da,inanılmazdı.Ebe seçiminde,ahenkli bir ritmle sallanarak söylediğimiz tekerlemeleri hiç unutmadım.Bazılarını internette araştırıp buldum.Hiç duymadıklarım da var içlerinde,belki bilenleriniz vardır.
O günleri düşündüğümde farklı bir dünyaya dalıyorum.Sanki bir tılsım var yaşamımın o kesitinde.Mutluydum,ve hatırladıkça mutlu oluyorum..
Gerçi,şimdiki ve geçmişteki diye ayırım yapmamalıyım.Çocukluk hep çocukluktur.İçerde de dışarda da söylenen ahenklerdir bunlar.

Buyrun...

Tekerlemeler

TEKİR
Bir iki tombul tekir
Camdan bakar
Başına takar
Hop hop, altın top
MISTIK
Mustafa, Mıstık,
Arabaya kıstık,
Üç mum yaktık,
Seyrine baktık.

LEYLEK
Leylek leylek havada,
Yumurtası tavada,
Gel bizim hayata,
Hayat kapısı kitli,
Leyleğin başı bitli.
KUZU
Kuzu kuzu me
Bin tepeme
Haydi gidelim
Ayşe teyzeme.

YAĞMUR

Yağ yağ yağmur,
Teknede hamur,
Bahçede çamur,
Ver Allah'ım ver,
Sicim gibi yağmur.
KARGA
Karga karga "gak" dedi,
"Çık şu dala bak" dedi,
Karga seni tutarım,
Kanadını yolarım.

PORTAKAL

Portakalı soydum,
Başucuma koydum.
Ben bir yalan uydurdum,
Duma duma dum.
Duma duma dum.
Öğretmeni kandırdım,
Kandırdım.
OYUN
Oooo.....
İğne battı,
Canımı yaktı,
Tombul kuş Arabaya koş.
Arabanın tekeri,
İstanbul'un şekeri.
Hop Hop altın top,
Bundan başka oyun yok.

HANIM KIZI
Çan çan çikolata,
Hani bize limonata?
Limonata bitti,
Hanım kızı gitti.
Nereye gitti?
İstanbul'a gitti.
İstanbul'da ne yapacak?
Terlik pabuç alacak.
Terliği pabucu ne yapacak?
Düğünlerde,
Şıngır mıngır oynayacak.
KEÇİLER
Ayşe Hanımın keçileri,
Hop hop hopluyor,
Arpa, saman istiyor,
Arpa, saman yok,
Kilimcide çok.
Kilimci kilim dokur,
İçinde bülbül okur.
İki kardeşim olsa,
Biri ay, biri yıldız,
Biri oğlan, biri kız,
Hop çikolata çikolata,
Akşam yedim salata,
Seni gidi kerata.

SINIFLAR
Mini mini birler,
Çalışkandır ikiler,
Mavi gözlü üçler,
Dayak yiyen dörtler,
Misafirdir beşler,
Altılar, altınımı çaldılar,
Yediler, yemeğimi yediler,
Sekizler, semizdirler,
Dokuzlar, doktor oldu,
Onlar bizi okuttu.
EBE
Ebe ebe gel bize
Uzaktan vur elimize
Eğer vuramazsan
Ebesin ebe
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi,
Bunu sana kim dedi?
Diyen dedi on yedi
Yağlı böreği kim yedi?

TAVUK
Pazara gidelim,
Bir tavuk alalım,
Pazara gidip,
Bir tavuk alıp ne yapalım?
Gıt gıdak diyelim.
Happur huppur,
Happur, huppur yiyelim.
TOP
Bir iki üç
Söylemesi güç
Sana verdim bir elma
Adını koydum Fatma
Hop hop hop
Bir büyük altın top

DEDE
Altı kere altı otuz altı
Dedemin sakalı yolda kaldı
Sakalını aldı dereye attı
Dedem sakalsız kaldı
EV
Evli evine
Köylü köyüne
Evi olmayan
Sıçan deliğine
İĞNE
Ooooo
İğne iplik
Derme diplik
Çelik çubuk
Sen çık.
NACAK
Nacak sapına
İki kes
Bir sana
Biri de bana

HEDİYE
Kızın adı Hediye
Ekmek vermez kediye
Kedi gider Kadıya
Kadının kapısı kitli
Hediyenin başı bitli
EL EL EPENEK
El el epenek
Elden düşen kepenek
Kepeneğin yarısı
Keloğlan'ın karısı

KARNIM AÇ
Karnım aç
Karnına kapak aç
Değirmene kaç
Değirmenin kapısı kitli
Heybaşı bitli
DEĞİRMEN
Değirmene girdi köpek
Değirmenci vurdu kötek
Geldi yedi köpek
Hem kötek
Hem yedi köpek

ALİ DAYI
Ali dayının keçileri
Kıyır kıyır kişniyor
Arpa saman istiyor
Arpa saman yok
Kilimcide çok
Kilimci kilim dokur
ÇARŞI
Çarşıya gittim
Eve geldim hanım yok
Bebek ağlar beşik yok
Çorba taşar kaşık yok
Ali baba öldü tabut yok

HAKKI
Hakkı hakkının hakkını yemiş.
Hakkı Hakkı'dan hakkını istemiş.
Hakkı Hakkıya hakkını vermeyince
Hakkı da Hakkı'nın hakkından gelmiş.
HASAN
Hasan Hasan
Helvaya basan
Kapıyı kıran
Kızı kaçıran

KÜÇÜK DOSTUM
Küçük dostum gelsene
Ellerini versene
Ellerimizle şap şap
Ayaklarımızla rap rap
Bir şöyle, bir böyle
Dans edelim seninle.
ELLERİM PARMAKLARIM
Sağ elimde beş parmak,
Sol elimde beş parmak
Say bak, say bak, say bak.
Hepsi eder on parmak.
Sen de istersen saymak
Say bak, say bak, say bak.
Hepsi eder on parmak.

ALİ
Ali baksa dum dum
Sakalına kondum
Beş para buldum
Cebime koydum
KUZU
Kuzu kuzu mee
Bin tepeme
Haydi gidelim
Hacı dedeme
Hacı dedem hasta
Mendili bohça
Kendisi hoca

KOMŞU, KOMŞU -Komşu, komşu !
-Hu, hu!
-Oğlun geldi mi?
-Geldi
-Ne getirdi?
-İnci, boncuk.
-Kime, kime?
-Sana, bana.
-Başka kime?
-Kara kediye
-Kara kedi nerede?
-Ağaca çıktı
-Ağaç nerede?
-Balta kesti
-Balta nerede?
-Suya düştü.
-Su nerede?
-İnek içti.
-İnek nerede?
-Dağa kaçtı.
-Dağ nerede?
-Yandı, bitti kül oldu
TAVŞAN
Kapıdan tavşan geçti mi?
Geçti
Tuttun mu?
Tuttum
Kestin mi?
Kestim
Tuzladım mı?
Tuzladım
Pişirdin mi?
Pişirdim
Bana ayırdın mı?
Ayırdım
Hangi dolaba koydun?
Çık çık dolaba koydum
Haydi, al getir
Getiremem
Neden getiremezsin?
Kara kediler yemiş.
Vay vay, miyav

NEREDEN GELİRSİN?
Nerden gelirsin?
Zikzak kalesinden.
Ne gezersin?
Açlık belasından.
Nerde yattın?
Beyin konağında.
Altına ne serdiler?
Perde.
Desene kupkuru yerde.
Bıyıkların neden yağ oldu?
Bıldırcın eti yedim.
Bıldırcın yağlı mıydı?
Gökte uçarken gördüm.
Saçların neden ağardı?
Değirmenden geldim.
Değirmen dönüyor mu?
Zımbırtısını duydum.
Ayakların neden ıslandı?
Çaydan geçtim.
Çay derin miydi?
Köprüyü dolaştım,
İşte geldim sana ulaştım.
CAM
Bir cam
İki cam
Üç cam
Dört cam
Beş cam
Altı cam
Yedi cam
Sekiz cam
Dokuz cam
On cam
Bu da benim amcam.

Eveleme develeme
Evvel altı elma yedi
Seren sekiz serçe dokuz
Tarmanın topu kara
A devenin çatı kara

EBE
Ebe ebe nerede
Su doldurur derede
Dere boyu çalılık
Derede olur balık
Şu ebe de ne alık
Oltamı attım,
Balığı tuttum.
Balık suya dalamaz,
Ebe beni bulamaz.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi
Bunu kim dedi,
Diyen dedi on yedi,
Yağlı böreği kim yedi?
ELLERİM
Ellerim tombik tombik,
Kirlenince çok komik
Kirli eller sevilmez
Güzelliği görülmez
Dişlerim bakım ister
Hele saçlar, hele scalar
Uzayınca tırnaklar
Kirlenince kulaklar
Bize pis derler, pis derler

Ahh kediler..!

Bu günlerde kedi krizim tuttu.Eve alamıyorum.Ama sevmek istiyorummm.Ancak resimlerine bakabiliyorum.



14 Aralık 2007 Cuma

Bulmaca resimler...


Aslında iki yaşlı insan değil.....

Aslında ağaç...

Aslında Nuh'un gemisi

Benimle aynı yaşta olanlar bilirler..
Lisedeyken,mantık kitabımızda yaşlı bir kadın yüzü vardı.Göz aldanmasıyla kaç tane resim çıkarırdık.Bir de vazo vardı,uzaktan bakıldığında vazo görürdük,yakından baktığınızda karşılıklı iki yüz vardı.
Buradaki resimleri görünce onlar aklıma geldi...
Bu resimleri ayrı ayrı toplayıp biraraya getirdim.İçindekileri keşfetmeye çıktığımda,zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.Özellikle hayvanları bulmak çok neşeliydi..Ben 23 tane bulabildim.Gözlerim döndü bıraktım..Daha sonra bakacağım..
Bana göre muhteşem eserler bunlar....

Önce uzaktan bakın ,sonra resimlerin üstüne tıklayıp büyütün.
Şaşıracaksınız...

Buyrun beyin jimnastiğine..!

13 Aralık 2007 Perşembe

Ağustos Böceği ve Karınca


Ağustos böceği ve karınca fıkrasını, 3 ülkeye Gore Üç farklı şekilde yazmışlar.

ÇİN VERSİYONU
Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın çal oynasın yazı geçirir.Ve kış gelir.
Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirirken, Ağustos böceği açlık ve soğuktan iki gün sonra ölür.
FRANSA VERSİYONU
Karınca bütün yaz boyunca çalışır ve kış için evini, yiyeceklerini hazır eder.Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın çal oynasın barlarda yazı geçirir.Ve kış gelir.

Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde sıcacık kışı geçirmeye hazırlanırken kapı çalar.
Bakar elinde bavulu ağustos böceği;-Ne haber aptal komşum? Kışı geçirmek için Karaip Adaları’na gidiyorum da, bir isteğin var mı sorayım dedim.Hadi bana eyvallah.
TÜRKİYE VERSİYONU
Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder.Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın, çal oynasın yazı geçirir.Ve kış gelir.Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirirken,ağustos böceği bir basın toplantısı düzenleyerek,

'Etrafta onca aç ve üşüyen varken, karıncalar nasıl bir vurdumduymazlıkla sıcacık yuvalarında yaşayabiliyorlar'diye olayı kamuoyunun vicdanına sunar.
--ATV, KANAL D, STAR zavallı aç ve açıktaki ağustos böceği ile karni tok sırtı pek karıncanın

resimlerini yan yana yayınlayarak tarafları tartışmaya davet eder.Türkiye olayın şokunu yaşamaktadır.

Nerededir bu devlet?
YBKD(Yeşil Böcekleri Koruma Derneği) 'den bir temsilci Ati’deki TEKETEK programına

çıkarak otuz yıldır çektikleri sefaletin tek nedeninin sırf yeşil renkli olmalarından kaynaklandığını anlatır.
Dünyanın en taninmiş Nobel ödüllü yazarımız Orhan PAMUK ve tanınmış aydınlarımız olayı Avrupa düzeyinde protesto ederek Türkiye'yi kınarlar.Konu Bakanlar Kurulu'nda tartışmaya açılır ve Başbakan KANAL D ye verdiği özel demecinde 'Daha önceki hükümetler tarafından bunca yıldır sorunları göz ardı edilen değerli ağustos böceği kardeşlerimizin bundan böyle huzur ve refah içerisinde yaşamaları için gerekenler yapılacaktır. " der.Diğer yandan Reha Muhtar karıncayı canlı yayına çıkararak,'Reklâmını yapmak için zavallı bir ağustos böceğinin içler acısı durumundan

yararlanmaya utanmıyor musun?' diye bir güzel haşlar.Ertesi akşam TEKE TEK'te ise 'Ağustos böceğinden yürüttüğün para ve yiyecekleri nereye akladın, öt çabuk'diye Fatih ALTAYLI' dan dan bir güzel dayak yer.
Karınca en sonunda çareyi yurtdışına kaçmakta bulur.Ve ağustos böceği onun evine yerleşir, yiyeceklerine konar, eşyalarının üzerine yatar ve refah içerisinde gül gibi yaşar gider.
Ve güzel ülkemizde tarafsız ve doğrucu (!) medyamız sayesinde adalet yerini bulur. (mu?)


İnternetten alıntı
......................

"Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar."
M. Kemal ATATÜRK

Medeniyet...

"Halk otobüsündeyim. Gayet halk bir şekilde yolculuk yapıyorum. Hemen yanımda köyden yeni gelmiş sevimli, gariban bir kadın bir de kocası var. Ama koca aşmış bir zat, öküz veyahut ötesi hallerde seyrediyo. Neyse inicekler bunlar. Yanaştılar kapıya. Otomatik kapı birden açılınca zavallı kadın ürktü. "Anaam" diye geri sıçradı. Kocasındaki tavır ne olsa beğenirsiniz. Elleri cebinden çıkarmadan , göz ucuyla kadına şöyle bir baktı
"ne tırsıyon ulan öküz accık medeni ol " "

Alıntı
.............................

Bu yazıyı okuyunca,Mecidiyeköy'de otobüs beklerken(genelde insanların vücut dillerini izlemeyi severim)şahit olduğum bir olay aklıma geldi.
Bir çift,ama gerçekten çiftler mi diye hala düşünüyorum...
Adam köyden yeni gelmiş ve ayak uydurmaya çalışan gran tuvalet giyinmiş,belli ki çalıştığı yer böyle giyinmesini gerektiren bir kıyafeti var.Kolları uzun gelmiş bir ceketle, ama belli etmemek adına yaptığı el kol hareketlerinden ve sürekli takıldığı limuzin ayakkabılarından"ben kıroyum"diye adeta bağırıyor.Bu detayları neden söylüyorum biliyor musunuz? Birden biriyle konuştuğunu anladım ve döndüm.İfadesiz yüzle,adeta bir robot gibi itaat eden bildiğimiz köylü kıyafetli bir kadın...
Diyalogları aktarıyorum:
-"Sen otur!"
-"..........."
-"Öbür tarafa"
Kadın hemen kaydı diğer tarafa oturdu.
-"........."
-"İşim de vardı!"
Kadına ters bakmalar.
-"Hah geldi otobos"
-"......."
-"Değilmiş!
-"............"
-"Git yanımdan,otur yerine!"
-"......"
Kadın otur kalk,serseme döndü.
-"Hah geldi otobos" dedi,nihayet..
Ve parmağını şıklattı....
Kdın duymuyor..el işaretiyle gel diyor kadına.
Kadın,dalmış ne düşündüğünü anlamak zor değil ama duymadı adamı...
Adam,hala el işaretiyle çağırıyor..
Baktı ki kadın hala duymuyor...
Hem otobüse koşuyor,hem de ıslık çalıyor..
-"Hey,kalksana öküz,görmüyon mu davar, otobos geldi deyom..
-"Hay sana "deyip otobüse bindi.Kadın koşturarak,onca insanın itip kakmasıyla otobüse bindi.Adam otobüsün arkasında,kadın hemen kapının yanında süklüm püklüm giderlerken,arkalarından bakakaldım.

Kadın susmayı tercih etmiş...
Adam ,şehirli olacağım diye değerlerini yitirmiş...
Kadın,Aynı köydeki gibi tavrıyla öz kalmış ama ızdıraplı hayatıyla çaresiz yaşadığını haykıran bir sessizlikteydi...

Belkide iki yazıdaki aile de aynı ailedir....

12 Aralık 2007 Çarşamba

Hfraliren Srısaı

Bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe,

kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş.

Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış.

Ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş.

Çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bri btüün oalark oykuorumuşz.

Bakın nasıl da duzgun okudunuz, ilginç değil mi?
.............................

Küçükken,bir dönem cümleleri tersinden okumaya ve hızlı konuşmaya çalışırdım.Kitap okurken aynı şekilde okumayı denerdim.Bir sayfayı neredeyse bir saatte okurdum,ezberlemek gibi abuk alışkanlıklarım olurdu.
Baktım zorlanıyorum evde kuş diliyle konuşmaya başladım.Kuş dilini o kadar abatmıştım ki,bir gün yemekte ablamdan ekmeği"aba-la ba-ga-na-ga e-ge-me-gi u-ga-zı-gı-tı-gır-mı-gı-sı-gın "şeklinde istedim.
Ve canım babamın(şu an düşündüğümde bile ağır çekim şeklinde hatırlıyorum)o mavi yeşil karışımı gözleri bana doğru döndü.
Anladım... ,ama iş işten geçmişti.
Konuşturmadım bile....
-"Tamam,tamam babacım,bir daha söylemiyeceğim"dedim.
Babam,türkçeyi hep güzel ve anlamlı konuşmamızı isterdi.Annem de ,babam da çok şehir değiştirdiğimiz için,yöresel konuşmaları kapmayalım diye özellikle dil konusunda hassas davranırlardı.
Adımız "İstanbul'lu"idi.
Nasıl ki, babam emekliye ayrılıp,hep beraber İstanbul'a yerleştik,sanırım bu aşamada televizyonunda etkisi olmuştur;biz başladık yöresel konuşmalara:
-"Uyy,ha ne deysun da!"
-"Eh! gelivedik,gidivedik"
-"Şeytan deyo get geyin " tarzında güya tiyatrovari kendimizi eğlendirdiğimiz konuşmalar yapmaya başladık ve farkında olmadan günlük hayatımızın bir parçası oldu bu konuşmalar.Annem önceleri gülüyordu,sonra ikaz etmeye başladı.Ama üç kız ,biz almış başımızı gidiyoruz.Babamın yanında dikkat ediyoruz,ama kurt babamdan kaçar mı?
Birgün onun yanında hangimizdik hatırlamıyorum ama bir olaya "OHA"diye tepki verince titrediğimi hatırlıyorum.O babamın rüzgarımıydı bilmiyorum ama bağırmasıyla üçümüz asker gibi karşısına dizildik.Dayaktan beter bir azar işittikten sonra o gün bu gündür,bizim ağzımızdan değil küfür,kötü bir söz dahi çıkmamıştır.(Arada kaçanlar var tabii ama çabuk toparlanırız)
Türkiye'nin her köşesini gez,düzgün konuş.İstanbul'a gel lehçeli konuş olacak iş değil..
İyi ki kızmışlar o dönem.

Bakar mısınız,bu yazı beni nerelere götürdü.
Ama hoş bir yazı değil mi?

10 Aralık 2007 Pazartesi

Diyorum ki....

Bilirim,dost bildiklerim dosttur.
Ama kendim kazanacağım zaferler uğruna kimseyi yoramam.
Tutunduğum dalı kırsam bile...!
Belki bir kalemdir geleceğim,belki de bir iğne...
Bana bir ben lazımım,bir de beni anlayan.....

Bir koyunun günlüğü...

1.GÜN
Sevgili günlük, bugün bayramın ilk günü. 10 gündür elimden geleni yapıp bi şekilde satılmamayı başardım. Arkalara kaçtım, sürekli yüzüme hastalıklı bir hava verdim. Şans da yüzüme güldü, bugüne geldik. Ama bu iş boşlamaya gelmez. Her an biri gelebilir, orama burama bakıp, şu başımda dikilen herife kilomu sorabilir. O da zaten beni satamadı diye gıcık, en az 10 kilo fazla söyler. Adam inanıp alır beni evine götürür, evin küçük kızı gelip beni sever, oynar. 1 gün sonra o kızın babası gözlerimi bağlayıp besmele çekip bıçağı boğazıma dayar ve keser. O sırada hayatım gözlerimin önünden bir film gibi geçer. Film de film olsa. Hep aynı kare: Ot yiyorum, etrafa bakıyorum, ot yiyorum etrafa bakıyorum... Hayat mı bu be? Dünyaya gel, birkaç sene ot ye, sonra seni yesinler!
2. GÜN:
Sevgili günlük, ben eşeğim. Yani koyunum ama eşeğim. Sana dün ne dediysem oldu, iyi mi?! Saatine mi geldi nedir?! Şu an herifin birinin bahçesindeyim. Şu saate kadar bayramlaşmaydı, gelen giden falandı derken beni kesmediler ama en geç yarın bu iş biter! Kesecekler beni günlük duyuyon mu? Kıyacaklar kınalı kuzuna. Hayır boğa olsaydım, sahibimin elinden kaçar, sokaklarda terör estirirdim. Televizyonlardaki bütün haber bültenleri beni gösterir, en azından ölmeden meşhur olurdum. Ama tabiatım boğa kadar asabi değil ki! Koyun gelmişiz, koyun gideceğiz
3. GÜN:
Günlük, inanmayacaksın ama hâlâ hayattayım. Bunlar beni kesmeyecek galiba. Şaka yapıyorlar. Camdan bakıp bakıp gülüşüyorlar. Son gün de beni salacaklar. Haklısın! İyimserliğin de bu kadarına yuh artık. Yok yok bu defa işim zor, hem de çok zor. Yarın görüşemeyiz, hakkını helal et.
4. GÜN:
Günlük, benim ben. Hahahaha!! Yırttım oğlum. Bu sabah aslında tam gidiyordum, adam bıçakları, tülbenti hazırladı. Yanıma koydu. Tamam dedim, bu sefer ağzımla kuş tutsam yolcuyum. Sonra 'ne dedim lan ben' dedim kendi kendime. Ağzımla kuş tutmak! Tabii ya! Kuş gribi. Bunu bir becerirsem ağzımda kuşla beni hayatta kesmezler. Hemen dalda duran bir kuştan rica ettim. Gel iki dakika ağzımın içinde dur sonra uçarsın hesabı. Kuş gıcık çıktı. "Hay senin kafana" deyip tam kesilirken kafamın orta yerine hacetini bıraktı. Bunu gören sahibim panikleyip kuş gribi olmamak için beni saldı. Kafana kuş pislemesi uğurlu gelir derlerdi de inanmazdım. Bayram diye buna derim oğlum! Değmeyin keyfi -meeeee


..........
İşte bunun için sevmem ben kurban bayramını!
Çocukluğumdan beri, bayramda kesilecek hayvanların yerine koyarım kendimi,ve içim acır.Onlar adına düşünüp konuşurdum.Gözlerinin dili olup anlatmak istedim hep.Ama nafile...Saçmadır bu bayram benim için.Bu nedenle kimseye kutlu olsun demem.Ama ihtiyacı olana parasal yardım edilecekse,giyecek verilecekse hayırlı olsun derim,kutlarım.Bu benim kişisel görüşüm....

Ama bu yazıyı görünce!
İşte bu dedim !Bu!
İnsanlara hayvan duyguları ancak böyle anlatılır....
Haksız mıyım?
Komik ama gerçek....

9 Aralık 2007 Pazar

Siz de sevgi yükleyin..

Müşteri: Çok fazla teknik bilgim yok. SEVGİ yüklemek için ne yapmam gerekiyor?

Yetkili: İlk olarak KALBİM dosyasını açmanız lazım. Açtınız mı?

Müşteri: Evet açıldı. Ancak şu anda GEÇMİŞ_ACILAR.EXE, DÜŞÜK_GÜVEN.EXE, HASET.EXE ve GÜCENME.EXE isimli programlar da çalışıyor. Onlar çalışırken SEVGİ yükleyebilir miyim?

Yetkili: Problem değil. Yüklediğiniz anda SEVGİ otomatik olarak GEÇMİŞ_ACILAR.EXE' yi silecektir. Gerçi bir süre geçici hafızada kalabilir ama artık diğer programları etkilemez. SEVGİ er veya geç DÜŞÜK_GÜVEN.EXE' yi silerek YÜKSEK_GÜVEN.EXE isimli bir modül yükleyecektir.Ancak siz, HASET.EXE VE GÜCENME.EXE' yi mutlaka kendiniz kapatmalısınız. Bu programlar SEVGİ 'nin yüklenmesine engel olurlar. Onları kapatabilir misiniz lütfen?

Müşteri: Tamam kapattım, SEVGİ otomatik olarak yüklenmeye başladı. Bu normal mi?

Yetkili: Evet ama unutmayın ki bu sadece temel program.Üst sürümlerinin yüklenmesi için başka kalplerle bağlantı kurmanız gerekiyor.

Müşteri: Haydaa... Daha şimdiden hata mesajı verdi.

Yetkili: Mesaj ne diyor?

Müşteri: Hata-999! Program iç sistemde çalışmıyor! Bu ne demek?

Yetkili: Endişelenmeyin, bu çok rastlanan bir sorun, çözümü de var. Hata mesajı, SEVGİ programının başka kalplerde çalışmaya hazır olduğunu ancak sizin kalbinizde çalışmadığını söylüyor. Biraz karmaşık bir programcılık dili oldu galiba...Sade bir dille şöyle diyor: 'Programın başkalarını sevebilmesi için önce sizin kendi sisteminizi sevmeniz gerektiğini' söylüyor.

Müşteri: Peki ne yapmam gerekiyor?

Yetkili: 'Kendimi Kabullenme' isimli dosyanın içinde bulacağınız

KENDİNİ_AFFETME.DOC, KENDİNE_GÜVENME.TXT,

DEĞER_BİLME.TXT VE İYİLİK.DOC isimli dosyaların üzerine tıklayıp hepsini KALBİM dosyasına kopyalayın.

Müşteri: Tamam. Başka bir şey var mı?

Yetkili: Şimdi çalışacaktır gerçi ama, biz ilerisi için de tedbir alalım...

SÜREKLİ_KENDİNİ_ELEŞTİR_HAYATI_ZEHİR_ET.EXE diye çok uzun isimli bir dosya vardır. Onu bütün sistemde tarayın ve gördüğünüz her dosyadan silin, sonra çöp kutunuzdan da atarak tamamen kaybolduğundan emin olun!

Müşteri: Yaptım. Hey harika... Neler oluyor?.. KALP temiz dosyalarla doluyor. GÜLÜMSEME.MPG monitöre geldi. SICAKLIK.COM, BARIŞ.EXE ve MEMNUNİYET.COM hepsi KALP' e yerleşiyor.

Yetkili: Güzel, demek ki SEVGİ yüklendi ve çalışıyor. Şu andan itibaren her şeyle başa çıkabilmeniz gerekiyor. Yalnız telefonu kapatmadan önce son bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.

Müşteri: Nedir?

Yetkili: SEVGİ programı ücretsizdir. Onu ve onun tüm modüllerini tanıştığınız herkese verin. Karşılığında onlar da başkalarıyla paylaşacak ve sonunda size tertemiz modüller olarak dönecektir... Mutluluklar...

Müşteri: Teşekkürler. Size de mutluluklar...


Alıntı

8 Aralık 2007 Cumartesi

Başlıksız.....

Sabah kalkıyorum.
Camı açıp nefes alıyorum.Deniz kokusunu,martı sesleriyle içime çekiyorum.Odalarına bakıyorum,mışıl mışıl uyuyor çocuklarım.Sessizce eşofmanımı giyip dışarı çıkıyorum.
Deniz kıyısı çok yakın ya....

Dalga sesleriyle uzun bir yürüyüş yapıyorum.Dönüşte dükkanlar yeni açılmaya başladığı için,önce dükkanın önünü süpürüyorlar."Günaydın" diyorum hepsine.
Tanıyorum ya...

Gazetelerimi alıp eve giriyorum.Çaydanlığı ocağa koyup,duşa giriyorum.Sabun kokan bedenimi dinlendirdiğim için kendimi kutluyorum.Bir dilim ekmek ve peynir alıyorum,çayımı yudumlarken,balkon masasının üstüne koyduğum gazetelerimi okuyorum.Bahçeme ektiğim maydanozun kokusu geliyor.
Ufak bir bahçem var ya....

İki saat keyif yaptıktan sonra,çocuklarım uyanıyor.Onlarla sohbet ede ede öğlen oluyor.Onlar kendi planlarını uygulamaya geçiyor.Ben ev temizliği için yardımcımın gelmesini bekliyorum.İhtiyacım olan zamanı yaratıyorum kendime.Çünkü kitabımı yarıladım.
Kitap yazıyorum ya....

Ve akşam olunca,deniz kıyısında bir çay bahçesine arkadaşlarla buluşmaya gidiyorum.

.......
Aslında,İstanbul'da 8.katta,camın kenarına oturmuş,dışarıya,is kokularıyla ve renkleri değişmiş beton yığınlarına bakarken yaşatıyorum kendime,bu kısa metrajlı film kurgusunu...

7 Aralık 2007 Cuma

Tıkanıp kaldığında hayat...

Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,

Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,

Dağlara dönmeli yüzünü insan.

Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak;

Yeni insanlarla 'tanışmalı, yeni keşifler yapacak....

Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, Gerçekleştirmeyi denemeli!

Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir,

Kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı.

Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler,

Her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa,
Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri;

Küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce inip

Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini;

Gördüğünü hissedebilmeli!

Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce,

Değerli olabilmeli hayat!

İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için!

Başkasının yerine koyabilmeli kendini;

Ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus" dememeli!

Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!

Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı; Sevgisiz, soysuz kalarak!

Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,
Derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine...

Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını...

Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda; Öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın!

Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği;

Bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli! Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu Olmayı beklememeli!

Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı; Bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı!

Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç Çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan, Neşesizdir kahkahaların;

Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların...

Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı!

Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için...

Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,
Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!

Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...
Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için!

Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!

Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;
Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin;

Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için...

Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;

Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan!

Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...

Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı...!

Alıntı

Bu yükü neden taşıyorum...

YÜKÜ NEDEN TAŞIYORUM?

Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu... Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda'nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı...

Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allahım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et."

Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mı?" diye bağırdı. Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.

Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı: "Allahım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..." "BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin...

Teşekkürler tembelisi

6 Aralık 2007 Perşembe

Bir öğretmen.....

Okulun bahçesinde nöbetçi.
Kadın ve kız öğrenci kapıdan girdiğinde,öğretmen birden gerilir.Punk saçlı öğrenciye yaklaşarak saçına dokunur.Ve:
-"Kızım,ne ilginç bir saç bu böyle" der.Amacı şakayla karışık uyarmaktır.
Kız ani bir dönüş yapar.Bakışlar birleşir.Asla asi bir bakış değildir öğrencideki.Öğretmen etkilenir.Ve hikayeyi öğrenmek ister.
Müdür dahil,tüm yönetimin kızı yerden yere vuran sözlerini duyar.Kadın yönetimi uyarır,sahip çıkılmasını ister.
Konuşmaya şahit olan öğretmen,çıkışta kadınla konuşur.
Kadın annesi değildir.Kızının arkadaşı olduğu için ,okuluna getirdiğini söyler.Hikaye ilginçtir ve derinleştikçe öğretmen içine dalmaktadır.
Annenin ikinci kocasından olan iki kardeşlerdir.Annenin ilk kocasından da iki çocuk vardır.İkinci koca dayak atan biridir.İçki ve kumarın yanında dövdüğü karısını satmaya kalkışır.Çocuklar korku içindeyken anne onlarla birlikte kaçar.Çocuklarıyla birlikte sığındığı bir yerde,bir adam sahip çıkar ve kadının üçüncü kocası olur.Ama iyi bir adamdır ve kollar onları.Ama bu sefer çocuklar isyan eder ve adama kötü davranırlar.Adam prensipli.Bu arada ikinci koca tehdit ederek onları öldürmek niyetiyle aramaya çıkar.Kadın korkar,çocukların hayatını kurtarmak amaçlı,noter tasdikli vekaletnameyle,yakın bir arkadaşının korumasına vermiştir.İyi bir yer olmasına karşılık , bunalıma giren kız yeni arkadaşlar edinir .Ve uyuşturucu ve uyarıcı hapların tadını öğrenir.
Kadın bu arada beşinci çocuğunu doğurur.Adam kadını sever ve ikinci kocadan koruma düşüncesiyle eve kapatır ve dışarı çıkmasını yasaklar.Çocuklar anneyle,hayati tehlike nedeniyle görüşemezler.Diğer kardeş bir kuaförün yanında çalışmaya başlar.Bu çocuk,kendisini okula getiren kadının kızıyla tanışır ve evlerinde kalmaya başlar.Evdeki huzuru sevmiştir.Ama evin hanımı araştırır ve onu okuduğu okula getirir.
Öğretmenin yüreği dayanmaz.Gidecek yeri olmayan çocuğa evini açar.Çünkü O bir annedir ve iki çocuğu vardır.Hayata döndürmek için,kendi ağzından hayat hikayesini dinlemek ister.
İlerleyen saatlerde,öğrenci öğretmenin ellerine sarılarak;
-"Beni benim gibi dinleyip,beni anlayan tek insan siz oldunuz"der.
Sabaha kadar dinler öğretmen ve birlikte konuşurlar.
Ertesi günü müdür telefon açar;
-"Hocanım,çocuk sizde kalmış,öyle mi"der
-"Evet"der öğretmen...
-"Oğlunuz için mi alıkoydunuz" şeklinde çirkin bir şekilde konuşan müdür,Öğretmenin cevap vermesini beklemeden;
-"15 yaşındaki bir çocuğu alıkoymaktan polisle başınız derde girer" diye uyarmış.
-"Neler diyorsunuz müdür bey" der öğretmen,ve soluğu okulda alır.
Öğretmen kızgın,kırgın ve hiddetli bir şekilde,kadın,yönetim,müdür ve polisin birlikte yaptığı toplantıya katılır.Önce konuşmaları dinler ve panikler.Çocuğu yerden yere vuran konuşmalar yapılır ve adeta sokağa atacak sözler söylenir ve öğretmen uyarılır.
Öğretmen,sakin ama konuşmaya başladığında hepsini mıhlayan sözleri söyler:
-"Ortada ne yapacağını bilemeyen 15 yaşında bir çocuk var!"
-" Hayata kazandırmak için çaba harcayacağınıza,sarfettiğiniz sözler bir eğitimciye yakışmayan sözler!Siz ne derseniz deyin,ben onun ailesine kavuşması için elimden geleni yapacağım"der."Karakolun izniyle ben de kalsın.Akrabalarına ulaşıp,farklı bir okula yazdırmak istiyorum."diyerek müdüre döner,ve"telefonda söylediklerinizi size iade ediyorum!" diyerek sözlerini bitirir.
Odadaki sessizlik yeterli bir cevaptır.
Öğretmen hemen harekete geçer.Daha önce görev yaptığı bir okulla konuşur.
-"Arada siz varsanız,kim olursa olsun alırız" derler.
Akrabalarından,ilk kocadan olan ablaya ulaşır.Herkes naziktir bu ailede.Gayet güzel ve sevgi dolu konuşurlar.Anneyle konuşur.Siyatikten yatmak zorundadır.Sevinir çocukları biraraya geliyor diye.Abla hemen kabul ediyor kardeşlerini,ama korkuları var.Kızın isyankarlığından.Öğretmen kızla konuşur.Sevinir;
-"Ama ,siz hep yanımda olun hocam" der.Öğretmen zaten bırakmaya niyetli değildir.Kabul eder.
Bir sevginin dağılıp,tekrar bir araya geldiklerinde kaldıkları yerden devam etmesine sebep olan öğretmen huzurludur ve mutludur.
Aile teşekkür eder.Daha o akşam enişte gelir ve özlem dolu kucaklaşmadan sonra evlerine giderler.Çocuklar yeni bir hayata kimsesizler yurdu yerine,kendi sıcak yuvalarında devam edeceklerdir.

Gururla söylüyorum...
Bu öğretmen,benim canım ABLAM!