28 Şubat 2010 Pazar

Tekel işçilerine destek olalım.....

DESTEK İÇİN TIKLA

Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
İNSANLAR İÇİN ÖLEBİLECEKSİN,
HEM DE YÜZÜNÜ BİLE GÖRMEDİĞİN İNSANLAR İÇİN
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

Nazım HİKMET

13 Şubat 2010 Cumartesi

Biraz daha huzurluyum....

Kızımın boynundaki yumrular inmeye başladı....

Kulağının yanındaki şişlik aynı sertliği koruyor,ama ağrısı gidiyor yavaş yavaş...

Eğer hepsi inerse,biyopsi için parça bulamayacaklar....

Dileğim,hepsinin yok olması...


9 Şubat 2010 Salı

Üç haftalık bir süre daha.....

Doktorun gözünün içine bakıp,ağzından çıkacak kelimeleri beklemek,saniyelerin bu kadar uzun bir zaman olduğunu anlamama sebep oldu.
Kalbim hiç bu kadar eziyet çekmemişti.

-"Ben ileri derecede enfeksiyon olduğunu düşünüyordum.DOĞRUYMUŞ."dediğinde bıraktığım nefes herkesin dikkatini çekecek kadardı.

10 gün antibiyotik ve B12 vitamini kullanacak.Bir hafta ara verecek ve tekrar ultrason çekilecek.Ve eğer oradaki bezelerde küçülme olmazsa,biyopsi için yumrulardan birinden parça alınıp incelenecek.

Şu aşamadan çok memnunum.Bir aksilik olsaydı,parçayı şimdi almak isteyecekti.O zaman çeşitli düşüncelerle kendimi yerdim.
Midemdeki yumru gitti mi? Biraz....
Ama endişe mi desem,şüphe mi desem bilemiyorum.Aşırı bir rahatlık gelmedi bana.Midemdeki yumru ne zaman dağılır bilemiyorum.Ciddi derecede huzursuzluk veriyor bana.Çok sıkmış olmalıyım kendimi.Ama bayram yapabileceğim bir haber vermiş oldu doktor.
Bir sivilcenin bile böyle bir enfeksiyona sebep olabileceğini söylemesi,hayatımızın ne kadar ince noktalara bağlı olduğunu gösterdi.

Sanırım midemdeki yumru üç hafta daha oradan ayrılmayacak.

Desteğiniz için çok teşekkür ediyorum
Hepinize sağlık diliyorum.

7 Şubat 2010 Pazar

Bu süre nasıl geçecek ?


Allah kimseyi çocuklarıyla sınamasın!
Son bir haftadır öldüm bittim.Hala daha öyleyim.

En başından anlatıyorum.

Son üç ay annemin kol ağrıları kronik hale geldi.Onun evine gidip gelmek biz üç kardeşe (çalıştığımız ) için ciddi yorgunluk olmaya ve evlerimizde aksamalar meydana gelmeye başlamıştı.Annem kendi açısından haklı olarak bize rahatsızlık vermemek için bize gelmeyi kabul etmiyordu."Gündüzleri yanımda kimse olmayacaksa,ha evimde kalmışım ha sizde.Düzeniniz bozulmasın ben evimde kalayım "diyordu.
Ama işin aslı,annemin geceleri birine ihtiyaç duymasıydı.Yorganı örtecek hareketleri yapamadığı gibi , yatakta bir yandan diğer yana dönmekte inanılmaz acılar duyuyordu.Yardımımızla yönünü değiştirebiliyordu.İnlemeleri içimizi yakıyor ama söz dinletemiyorduk.Ama soğuklar başlayınca,soba yakacak gücü bile kendisinde bulamayınca önce kızkardeşime gitti.Kardeşim bebekler gibi baktı ona.Ama ağrıları özellikle geceleri had safhaya ulaşıyordu."Ben kanserim galiba,herkes benden saklıyor"diye kendi kendine konuşur oldu.Kardeşim en azından film çektirip,doktordan dinlerse rahatlar diyerek en yakın özel bir kliniğe götürme teklifini söyledi anneme.İlginç bir insandır annem.Doktora gitmez,gittiği zaman da verilen ilaçlardan iki tane dener,geçirmemişse atar.Bıçak gibi kesmesini istiyor her ilacın.Keşke böyle bir mucize olsa.
Kabul etti.Hemen götürdük.Çok iyi bir insanmış o doktor.Annemin anlayacağı dilden anlattı uzun uzun.Kireçlenme ve kemik erimesine ilaveten bir de romatizma karışınca işe,ağrı saldırısına uğramış canım annem.
Ben:"Peki hastalığın tam adı nedir?"diye sorunca,doktor bir müddet düşündü,ve "DONMUŞ OMUZ"dedi.
İçimden" uydurdu" dedim.Hastalık adından çok benzetme gibi geldi bana.Annemin kolllarına ağrı kesici bir ilaç enjekte etti.Çok acil durumlarda vurulan bir iğneymiş.Eve gittik ve annem yavaş yavaş kollarını kaldırmaya başladı.Yapışık duruyordu yanlarında.Çok sevindik.Oturup donmuş omuz uydurmasına bakalım dedik.Gerçekten böyle bir teşhis varmış.
On gün çok rahattı annem.Sonra yine başladı.Geceleri rahatsızlık veren bu hastalıkla yaşamaya başladı anlayacağınız annem.Bir ay kadar da benimle kaldı.
Bu arada üç yavru (8 aylık)kedi de dişi kedi oldukları için,aman hamile kalmasınlar diye,kısırlaştırana kadar evde kalsınlar dedim.Onların temizliği,annemin bakımı derken bu süre böyle geçti.
Ama bu esnada kızımda tuhaflıklar oluşmaya başladı.Sürekli" bakışların Türkan Şoray gibi kızım"demeye başladım.Baygın bakışları oluşmaya başladı. Acile götürüp tahlil yaptırmaya başladım.Çok az kansızlık dediler.
Daha sonra kulağının hemen önünde bir şişlik meydana geldi.Birkaç gün ,yirmilik dişimdir diyerek geçiştirdi.Sonra boynunda ve kulağının arkasında ufak ufak sivilce gibi yağ bezeleri çıkmaya başladı.Ve kulağının önündeki beze büyümeye ve aşırı ağrı yapmaya başladı.Gündüzleri çalıştığı için,akşam acile götürdüm.
Lenf bezlerinde şişme oluşmuş.Önemli değil deyip antibiyotik verdiler.Kullanmasına rağmen geçmedi.Tatil olduğu bir günü var zaten,o gün de sağlık ocağında iyi bir doktor olduğunu söyledikleri için oraya gitti.On tane penisilin vermiş.Bademciklerinin üstü yeşilimsi bir tabakayla kaplanmış ve ilerleyip enfeksiyon kapmış demiş.Onları da yaptırdık.Ama geçmedi.
Ablam kendi oturduğu semtte bir hastanede ultrasonlu muayene olduğunu söyledi.Hemen oraya gitti.Emar istemiş o doktor.
Ürktüm,hem de çok ürktüm inanın.Halasının eşi fizik tedavi uzmanı bir profesör.Ama her hastalığın ilk aşamasını anlayan bir sihirbaz neredeyse.Telefonda bahsedince,sonuçları alıp gelsin dedi.
Emar sonucunu doktor görünce,Tükürük bezlerinde bir iltihap sonucunda oluşan bir beze oluşmuş,belki bir parça alınıp patolojiye gönderebiliriz deyince ben kötü oldum.Ve kızıma hemen eniştemizin yanına gitmesini söyledim.
Daha dokunur dokunmaz,kızmış Zeynebe,"daha önce neden bana gelmedin"diye.Çok ciddi bir rahatsızlık demiş ve Tükürük bezi iltihabı oluşmuş diyerek çok geç kaldığını ,lenflere vurmasının çok tehlikeli olduğunu söylemiş.
Beni düşünün artık!
Bütün tanıdığı doktorları ayaklandırınca benim halimi görmeniz lazımdı."Donmuş Tülay!"
Çıldırdım.
O gece yazdığım senaryoları hiç söylemeyim size...İnternette araştırma yaptım azıcık.O kadar ağlamışım ki,sabah gözlerimi açamadım.Sıcak suya batırdığım pamuklarla açabildim ancak..
Halasına telefon açtım.Sesinden anladım ki yolunda gitmeyen bir şey var."Neler oluyor abla" dedim."Sabri çok kötü olabilir dedi Tülay"deyince,beynimin yerinden fırladığını sandım.İçim yanmadı ama deli olacak kadar korktum!
Bir yandan gözyaşı sel olmuş akıyor,bir yandan deli danalar gibi dolaşıyorum evde,ne yapabilirim ve nerelere götürebilirim diye.Cumartesi günü! Enişte "üstüne gün bile ağarmamalı,hemen o parça alınmalı"demiş ya! Çaresizlik içinde dönüyorum evde.
Birden enfeksiyon sözcüğü mikrobu çağrıştırdı ve direk evdeki üç kediye döndüm birden ve hemen dışarı attım onları.Zaten mart geldiği için zor duran kediler için dışarı atılmak bayram oldu onlar için.
Zeynep işe gittiği için (cumartesi pazar günü dersanede),kendimi işe verdim.Hem çare düşünüyorum,hem de evi alt üst edip temizliyorum.Ama gözyaşlarımı dindiremiyorum ki !Bağıra bağıra ağladım saatlerce....Niye o,niye o,niye o, diye diye haldır haldır iş yapıyorum.....Çünkü en kötü senaryoları yazmaya başladım bir kere...
Telefon çaldı ve halası"Tülay ,Sabri Amerikan hastanesinde bir doktor buldu.Saat 4'te randevu alındı ve hemen gidiyorsunuz diye.Sesimden ne kadar kötü olduğumu anladı ve"yapma Tülay" dedi.
-"Neyi yapma diyorsun abla,ben varken niye o.Hazır ben çekiyorken niye ona geliyor bu ağırlık.Daha yeni başlıyor hayata ya! Ne Bu?"
-"İsyan etme! Daha bir şey yok,dur bakalım.Kendine gel"
Nereye kendime geliyorum,baraj kapakları açılmış bir kere!Durduramıyorum ki kendimi.
Hemen Zeynebe Amerikan hastanesine gitmesini bizim de yola çıktığımızı söyledim.kardeşim ve kocası arabayla beni hastaneye götürdüler.
Doktor,emara baktı,bilgisayarlı bir görüntüleme aleti ile kulaklarıyla burnundan içeri girip baktı.Daha sonra elle muayene ederken şaşkınlıkla;
-"Bu kedi tırmığı hastalığına benziyor der demez,hepimiz birbirimize baktık."Doktor bu hareketi görünce"evde kedi mi var "diye sordu."Evet" dedik.
İyice muayene ettikten sonra,ultrason istedi.Bizim korku ve merak dolu bakışlarımıza açıklamalarla cevap verdi doktor.
üç olasılık varmış;

Bir hikaye bunu daha iyi anlatıyor.Tüm belirtiler buna uyuyor.

Ben bundan şüphelenip bunu araştırıp mahvoldum.Ama şişlik hariç hiç bir belirti uymadığı için de umutlandım.

3-Bir kitlenin lenfleri tetiklemesi olabilir.Tükürük bezleri gibi...

"Ama dedi,ultrason gelmeden bir şey diyemem.Şuna hazırlıklı olun,ne olursa olsun o parçayı ufak bir operasyonla almamız gerekebilir.Patolojik bulgular en sağlıklı bulgulardır"
Bu beni rahatlattı mı? HAYIR!
Hemen intermed 'te ultrasona girdik,doktorun hareketlerini gözetliyorum.Çok rahatsız etmiş olmalıyım ki,gülümseyerek bana döndü;
-"Bana göre kötü bir iltihap,ileri bir enfeksiyon".
Derin bir nefes aldım.
Ultrasona devam ederken"farklı bir enfeksiyon,hiç böylesine rastlamamıştım"deyince hemen doktorun kedi tırmığı ile ilgili varsayımını söyledik.Şaşırdı ve olabileceğini söyledi.

Şimdi salı gününe kadar doktorun teşhis koymasını bekleyeceğiz.


Bizim evde kedi olayı bitmiştir.Ama onlara olan sevgim bitti mi?Tabii ki hayır.Ama bundan sonra evime kedi almıyorum.Kendi hatalarım yüzünden çocuklarım zarar görürse kendimi affedemem....
Sağlıklı günler diliyorum hepinize....