23 Haziran 2010 Çarşamba

Biraz gülümseyelim....





DOGRU ERKEK

Kadinin biri kumsalda yürürken ayagi eski bir lambaya takilmis,
kadin lambayi kumlarin içinden çikarmis,ovalamis.
Lambadan cin çikmis ve;
-'Sadece bir dilek hakkin var, iyi düsün öyle dile' demis.
Kadin hiç tereddüt etmeden, cebinden bir harita çikararak:
-'Bütün dünyada zulmün, savasin, açligin bitmesini istiyorum.
Bu haritadaki ülkeleri görüyor musun?
Bu ülkelerin birbiriyle savasmayi birakmasini,
her yere barisin gelmesini diliyorum' diyivermis.
Cin haritaya bakmis ve dehsetle;
- 'Tanri askina Kadin! Bu ülkeler binlerce yildir savasiyorlar.
Tamam isimde iyiyim ama o kadar da degil!
Bunu yapilabilecegimi sanmiyorum.
Baska bir dilekte bulun' diye bagirmis.
Kadin birkaç dakika düsünmüs ve ;
- 'Hayatim boyunca dogru bir erkek bulamadim.
Bilirsin; hem ince düsünceli, hem dürüst, hem karizmatik , hem eglenceli biri, sevecen, ilgili ve ömür boyu sadik olacak erkek diliyorum' demis.
Cin derin derin bir iç çekmis:
-Uzat su kahrolasi haritayi..!!!

20 Haziran 2010 Pazar

Bugün babalar günüymüş...O halde neden ağlıyor babalar...




“Çoğu ailelerde öteden beri çok kötü bir alışkanlık var; çocuklarını söyletmez ve dinlemezler. Zavallılar lafa karışınca “Sen büyüklerin konuşmasına karışma” der, sustururlar. Ne kadar yanlış, hatta zararlı bir hareket...Halbuki tam tersine, çocukları serbestçe konuşmaya, düşündüklerini, duyduklarını olduğu gibi, ifade etmeye teşvik etmelidir; böylece hem hatalarını düzeltmeye imkan bulunur, hem de ileride yalancı ve riyakâr olmalarının önüne geçilmiş olur. Kısacası çocuklarımızı artık, düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimi düşüncelerine, saygı beslemeye, alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde; yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışılmalıdır. Bence bunlar, çocuk terbiyesinde, ana kucağından en yüksek eğitim ocaklarına kadar her yerde, her zaman üzerinde durulacak önemli noktalardır. Ancak bu suretledir ki, çocuklarımız memlekete yararlı birer vatandaş ve mükemmel birer insan olurlar"1

19 Haziran 2010 Cumartesi

Geçen hafta nasıl geçti?

Geçtiğimiz pazar Bursa'daydık.
Kızımın evlendikten sonra yaşayacağı evi yerleştirmeye gittik.
Manzara harika.....
Tüm kolileri açmamız gece 2.00 de bitti.Ertesi sabah,çeyizindeki tüm mutfak eşyalarını yıkayıp,kuruladık ve yerlerine yerleştirdik....
İlk defa 9 saat durmaksızın bulaşık yıkadım...
Eğer işsiz kalırsam,sabahtan akşama kadar bulaşıkçılık yapabilirmişim... (-_-)

İki hafta önce,kızım öğrencilerinden birinin konserine gitti.Adını hatırlamıyorum şu an,ama Sezen Aksu'nun vokalistlerinden biri,albümü bu günlerde çıkıyor sanırım.
Yarım bilgiyle yazıyorum açıkçası....


Sırığım,geçtiğimiz cumartesi günü bir basketbol turnuvasına katıldı.Başarılı takımlardaki oyuncuların gösteri amaçlı,biraz da teşvik karşılaşmalarını zevkle izledik.İnanılmazdı,muhteşem basket gösterisi oldu.Performanslarına hayran kaldım.Bizimkiler yenilseler bile ,seçilmiş oldukları için madalya ve kupa aldılar.Nasıl heyecanlı ve hareketliydiler görmeliydiniz...

Benim kuşlarım bunlar yaaaa....

Kupalar verilmek üzere sahanın ortasına getiliyor....
Aynı takımdaki arkadaşlarıyla.Altı kişiydiler....
Koçları Volkan hacalarıyla hatıra fotoğrafı çektirdiler bol bol...
Bugün liseden arkadaşım ve ablasıyla beraber Hidiv Kasrı'nda güzel bir gün geçirdik...
On gün önce doğum yapan Bihter hanımla,güzel vakit geçiriyoruz.Üç gün yanlarından kalkmadı yavrularının...
Kızım en çok buna hasta oldu.Keyfine çok düşkün bir beyefendi...
Sanki bu sana bahçeme kedi tohumu ektim.Annesi Ayranın yavruları epeyce büyüdü.Verecek yer arıyoruz.Kızımın bir arkadaşı,iki beyazı alıyor.Fotoğraflarını istedi,biz de bol bol çektik..
Bay ve bayan beyazlar gidici....
Sereserpe yatmışlar güneşleniyorlar beşi bir yerdeler.....
Sabah kalktığımda bu sarışın,kertenkele yakalamış onunla oynuyordu.Elinden almaya çalıştım,ölmüştü.Ben de ellemedim artık,oturdum seyrettim.
Yemiyorlar,sadece öldürüp,zaferlerini keyfini çıkarıyorlar oynayarak....
Öyle sevimli hareketleri var ki,doyum olmuyor....
İşte benim için en önemli olay,tüm haftamı alan örnek çalışmalarımı yaptığım firmadan görüntüler.Firmanın direktörü,yeni tanışmış olmamıza rağmen arkadaş olduğum sevgili Gülbin...
Daha önce çalıştığı firmada tanıştık,yeni firmaya başladıktan sonra benimle çalışmak istedi...
Firmanın her köşesi çok temiz ve özenli...Zevkle iş yapıyorum burada.Benim için çalıştığım ortam çok önemli,ilgi ve alakanın çok olumlu olması,tasarımlarımı da etkiliyor.Her yeni tasarım,bazen çok az değişiklikler bile olsa,kıyafetleri hemen tamamlayan bir unsur haline geliyor....
Bu bir gece elbisesine yapılan bir apolet...Kırmızı bir elbisenin üstüne monte edilecek....
Bunlar da henüz kıyafetini bulamamış tasarımlarım.
Modeller kesiliyor...




Son on gündür inanılmaz bir hareketlilik yaşıyorum...

Sağlıklı ve neşe dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum...

16 Haziran 2010 Çarşamba

Kendime bir faydam dokunsun...


Sürekli koşturmaca içinde olduğum için bir türlü kendime bakamaz oldum...
Hani zayıflamayı bırakın,aynaya bakacak zaman bulduğumda kendimi şanslı görmeye başladım.
Geçen gün aklıma geldi,Tibet'in gençlik pınarı diye bir kitap almıştım.O zamanlar oldukça rahatlamıştım verdiği hareketleri yaptığımda....
Tekrar başlayayım diyorum.
Belki ,kendimle beraber size de bir faydam dokunur diye linkini veriyorum...
Tüm hareketler detaylı ve çok kısa,lütfen şöyle bir göz gezdirin,eminim ilginizi çekecektir....



7 Haziran 2010 Pazartesi

Bihter doğum yaptı....

Geçen sene annesi onu doğurmuştu.....Bu sene ,kendisi doğum yaptı....
Doğum zamanı!
Bihter nihayet doğurdu....
Ben siparişlerimi yetiştirmeye çalışırken,bir gözüm de ondaydı.Farklı bir hareketlenme oluşmaya başladı onda...Ama o kadar telaşım vardı ki,saat 17.00 de teslim etmem gereken siparişi ancak 16.45 de bitirebildim.Resmen turboları takıp yola çıktım.Beykoz'dan Çağlayan'a bir saatte varabildim ancak.Ama evden çıkarken,Bihter'i dışarı çıkarmamalarını söyledim çocuklarıma...
Tam firmaya geldim,kızım aradı."Doğum başladı anne" deyince,siparişleri içeri girmeden kapıdan teslim ettim ve koşarak otobüse yetiştim.
Kızımın dokunmaması gerekiyor,"teyzeni çağır hemen "dedim.Ama o gelene kadar bir taneyi doğurmuş.Ama eşini çıkaramayınca, kızım eldiveni takıp yardım etmeye başlamış Bihter'e.Sürekli mırıldamış,ama çok sancı çekmiş.Kardeşim geldiğinde üçüncüsü gelmiş.
Kapıdan girdiğimde dört yavrusu olmuştu bile...
Gözleri çakmak çakmak,ne olduğunu bile anlamadan anne oldu tatlım.
Her şey bittikten sonra,uyumaya başladı.Ertesi günü altındaki havluyu değiştirdim .Ama hala ne olduğunu anlamıyordu.Hem ayrılamıyor,hem de farkına varmadan üstlerine yatıyordu yavrularının.Onlar ciyak ciyak bağırınca,altına bakıyor ve sonra şaşkın şaşkın bir onlara bakıyor bir de bana....
Sonra mırıldayarak,eskisi gibi cilve yapmaya başlıyor bana...Yavrular bir anda memeden kopuyorlar ve bağırarak aramaya başlıyorlar tekrar...
Daha kendilerinde değilken,bir meme için birbirlerini tırmalayacak kadar kuvvetli olmaları şaşkınlık verici...
Mucize bunlar....

1 Haziran 2010 Salı

Şener: Türkiye ile İsrail arasına kan girdi.

Bugün bu cenazenin törenine şahit oldum.Otobüste,yukarıdan bakıldığında,inanılmaz bir birliği gördüm ve birlikte yaşanan bu üzüntünün isyanına şahit olmak yüreğimi daralttı.Bir an o annenin yerine koydum kendimi....YOK! DAYANILABİLECEK bir acı değil bu!
Allah kimseye yaşatmasın! Şehit annelerine ve evladını kaybetmiş tüm ailelere sabır diliyorum.
Bu ikinci kez katıldığım şehit cenazesi....Dışarıdan yaşamak bile ciğerimi deldi.

Son günlerde,bu siyah kurdeleyi çok kullanır olduk.
Üzülmekten başka bir şey yapamıyoruz.Devletin bürokratlarının bir çözüm bulması gerekiyor.Yoksa,üst üste gelen bu üzüntüler,isyanı getiriyor.Ve bu isyanlar,korkarım daha kötü olayları tetikleyecektir.....Daha fazla kayıplar vermeden çözüm bulunmasını diliyorum...

Çocuklarımı hep sağ duyularını kullanmalarını söyleyerek büyütmeye çalışıyorum.Ama yardım gemisine yapılan saldırıdan sonra,facebook'taki isyan yazılarını gördükçe,hem duyarlı oldukları ve memleket meselelerine kayıtsız kalmadıkları için seviniyorum,ama bir yandan da içlerine kin yerleşmesini hissetmek de ürkütüyor açıkçası.
Tüm ülke çocuklarımız aynı duyguyla hareket ediyor.
Bugün Paşabahçe ilköğretim öğrencileri'Şehitler ölmez,vatan bölünmez'diye bağırırlarken,bir kısmının kinle ve intikam duygusuyla 'kanınız yerde kalmayacak'diye bağırdıklarını duydum.İnanılmaz bir bakış!Burnundan soluyan bu çocuklar bu günü asla unutmayacaklardır.Canım ülkemin her köşesinde bu duygularla dolu çocuklar var.Çocuklarımız,yeni keşifler içinde olmaları gerekirken,her gün gelen şehit haberlerinin yanında,bir de gemi saldırısını yaşadıkları için kin ve intikam duygularıyla besleniyorlar....

Çünkü Abdüllatif Şener'in dediği gibi "TÜRKİYE İLE iSRAİL'İN ARASINA KAN GİRDİ"

İşte bu yüzden,devletin sorumlularından bir çözüm getirmelerini istiyorum....
Yoksa olacaklardan korkuyorum....

O kadar çok görüntü ve açıklamalar var ki,allak bullak oldum.Her haber başlığını okudum...