29 Ocak 2012 Pazar

52+1


52 yıllık takvim koleksiyonuma bir tane daha ekliyorum bugün.Dilerim her güne yeni hikayeler sığdırırım.

Beni doğurana,ekip biçene teşekkür ederim.

Keşke' tüm yıllarım çok güzeldi' diyebilseydim.

Aradaki 20 yılı şutlasam nasıl olur acaba? 32 yaşında olur muyum acaba?

*_*

Farkındayım yaşlandığımın,ama kimse umutlanmasın....

Yeni tutkum gülmek olacak!


52+1



25 Ocak 2012 Çarşamba

Bu fikirlere bayıldım....

Terliklerin yerlerde ve dolap içlerinde bulunması zor olabiliyor.Aşağıdaki sistemi görünce bayıldım.Bu kadar basit ve kullanışlı sistemi hemen uygulamaz mıyım?
Adamlar yapmış!

..............................................................................................................................................
Deterjan kutularını atmaya alışmışız...Millet neler yapıyor bakar mısınız?
Ben kolyeler için muhteşem bir askılık olarak kullanabilirim....
Kaynak

İmdaaaat! Heellppp! ve her neyseeeee.....

Sürekli uyuma ve uzanıp keyif yapma isteği var içimde...Yorgunluk mu,bitkinlik mi,grip mi bilemiyorum.
Yirmi gündür elimde iş olmadığı için ,tembellik işime işime geliyor sanırım.Evde iş yapıyorum,ama nasıl?
Dizimdeki menüsküs ve tendon yırtığı nedeniyle,zaten zor hareket ediyorum.Mehter hızıyla iş yapabiliyorum.İki iş, bir koltuk vaziyetleri...
Normalde,bu kadar hareketsizlik bana aykırı bir durum!Sürekli hareketi sevdiğim için,yan gelip yatmayı niye bu kadar benimsediğimi çözemiyorum.

Hımmmm!
Belki de,yorgunluk ve stres hareketsiz bir yaşamı fırsat bilip beni işgal ettiler.

Evet evet,kesin bir komplonun içindeyim! *_*

Beni o kadar halsiz bırakıyorlar ki,dışarıdaki soğuk da onlarla işbirliği içinde sanırım...Çünkü,bölge bölge ağrılarımı sahiplendiler.Sanki,üçü bir arada kendi aralarında bahis oynar gibiler...
Evet evet,kesin bahis var bu işin içinde....
Yorgunluk,stres ve soğuk,en çok hangimiz etkiliyiz diye,gün geçtikçe görünür bir baskı uyguluyorlar vücuduma...Her gün farklı yerlerimde,Balkanlardan gelen soğuk havanın etkisiyle,elimde iş olmadığını farkeden stres ,yorgunluğa sinyal gönderip koca bedenime yükledikleri ağrılarla,beni koltuğa hapsediyorlar.ikisi kollarıma,biri de ayaklarıma taş bağlayıp haraketsiz kalmamı sağlıyorlar....

İmdaaattt!
Beni bu hareketsizlikten kurtaracak bir çare arıyorum!
Soğuğu ayartan,yorgunluk ve stresi benden kurtaracak olana ödül vadediyorum....
Onlara boncuktan yapılmış örnek göndereceğim....

22 Ocak 2012 Pazar

Öğreniyorum...

Bazı duygular aniden yakalıyor insanı,ve önemli sebeplere dayanarak yakalıyor ki bu da hayatını etkileyen kararlara dayanıyor.

Çocuklarım bana benzememiş!

Ben ders çalışmayı hiç sevmedim.Okul hayatımın en sevdiğim yanı,spor ve duvar gazeteleriydi.Bir de verilen ödevi yapmak.Çünkü araştırmayı,ve fotoğraf toplamayı çok seviyordum.
Babam her gün en az üç gazete alırdı eve.Ben de ertesi gününü iple çekerdim ki ,ilgimi çeken haber ve fotoğrafları keseyim diye...Annem benim dolabımı temizlerken söylene söylene biriktirdiğim tüm küpürleri"bu da benim çilem"diye diye sobaya atıp yakardı tüm itirazlarıma rağmen.
Ders çalışma baskıları altında oturduğum masada,ders kitaplarımın arasında okuduğum,Tom Miks,Teksas ve Zagor gibi resimli romanların haddi hesabı yoktur.Karnem de en az 5 zayıf gelirdi.Ablam ve kızkardeşimin getirdiği takdirlerin yanında karnemin zıtlığı komiktir, ve annemden işittiğim azarın da haddi hesabı yoktur.Babam da kızardı ama"ahlak dersi çok iyi kızımın" diyerek gurur verici bir yön bulurdu benden yana...
Ben okulun sosyal yanını sevdim hep...

Ama çocuklarım ,özellikle kızım benim yüzümü hep güldürmüştür.
Babam veli toplantısından eve döndüğünde benimle pek konuşmazdı ama yüzündeki morumsu ifadeden ne olduğunu anlamamak mümkün değildi.Benim aktifliğim ve terbiyeli olduğumu duyması azar bölümünü es geçmesine sebep olurdu.
Ben çocuklarımın veli toplantılarından,koltuk altımdaki karpuzlarla döndüm hep...
Oğlum konusunda ufak tefek sorunlar yaşamıştım.Tek başına çalışmayı sevmezdi,ben de çalışma hayatımın içinde olduğum için çok fazla ilgilenemezdim.Teşekkür belgesi getirdiği zamanlar olmuştu,ama severek değil de zorunlu olduğu için çalışırdı.

Ama bu sene üniversite imtihanına gireceği sene olduğu için mi bilmiyorum,ama inanılmaz bir çalışma azmi yüklendi sanki beynine....Odasından bilgisayarı çıkardı,test kitapları aldı,dersane ve okul arasında adeta mekik dokumaya başladı.Televizyon seyretme süresini azalttı ve spor programlarını takip ediyor sadece....
Teneffüs aralarında dahi arkadaşlarıyla test çözmeye başlamış.hem okul,hem de dersane hocaları çok memnun kendisinden...
Aile toplantısı yaptığımız konuşmalar sırasında"bir senemin bile boş geçmesini istemiyorum anne,boş gezen arkadaşlarım gibi olmak istemiyorum.Gelecekte ne olmam gerektiği konusunda kendimi geliştirmem gerekiyor"sözleri kanatlanıp uçmama sebep oldu açıkçası...

Bu farkındalığa varması,bendeki olabilecek tüm kaygıları yok etti.Kendini cesaretlendirmesi beni de güçlendiriyor.Değer yargılarının tutarlılık içermesi,ergen döneminde beni yormaması,hem beni hem de kendisini motive ediyor.
En azından"menopoz" ve "ergen" çatışması yaşamadan ılıman bir çatışmayla atlatıyoruz sanırım bu dönemi...
İlk yarının bittiğinde aldığı "teşekkür "belgesi ve "onur" belgesi, nasıl bir gelecek düşündüğünü bana anlattı.
Çocuklarıma öğrettiklerimin yanında,onlardan öğrendiklerim de beni yönlendiriyor...

17 Ocak 2012 Salı

Kediler,öyle ya da böyle,yok oluyorlar....

Son bir yılda,ölen ve kaybolan kedi sayısı oldukça fazla...İki kedi zehirlenip öldü,İkisi kayboldu,biri çamaşır makinesinde öldü,Ne yazık ki,dün birinin ölüsünü de bahçede buldum.

Dün,battaniyeyi silkelemek için balkona çıktığımda,her zaman olduğu gibi dışarıdaki kediler hemen yanıma gelip ayağıma sürünmeye başladılar.Bir tanesini neredeyse üç gündür göremiyordum.Benim gibi kedi seven bir kaç komşum daha var,onların bahçesindedir diye düşündüm.Kapımın sert bir açılma sesi vardır,evler 40 yıllık olduğu için,genelde hemen hepsi bu şekilde açılır.Ama kediler,hangi evin kapısının açıldığını anlayıp oraya doğru koşarlar.

Neyse,battaniyeyi silkelerken sola doğru baktığımda,battaniye elimden düştü.Doğru mu görüyorum diye hızla yaklaştım.
İnanılmazdı!
Ayağının biri kırılmış ve kemikleri dışarıda!
Hemen koştum,ama ölmüştü!
Çıldırdım!
Yavruma ne oldu bilmiyorum,ama ya köpek parçaladı,ya da araba çarptı...Gelincik parçalamış olabilir mi diye düşündüm,ama onlar yavru kedilere saldırırmış,üstelik parçalamaz,boğarlarmış.Düşünüyorum,etrafta hiç kan yoktu.Ve oğlum saat 11.00 gibi evden çıkarken görmedi,bende saat 15.00 gibi balkona çıktım ve o sırada gördüm.Birini bahçesinde öldü de getirip bahçeye mi attılar,yoksa, benden yardım istemeye geldi de ben mi duymadım bilmiyorum.Manzara ürkütücüydü...Hemen bir şeye sarıp,poşete koydum ve kedi mezarlığı yaptığım bahçemin köşesine gömdüm.
İlk kez böyle bir şey görüyorum,çok kötüydü...Kimbilir ne kadar acı çekmişti...
Elimde doğan hayvanlardan biriydi,altı aylık olduğunda bile annesini emiyordu hala,neredeyse bir yaşına yaklaşmıştı ve bu hafta iki kardeşi kısırlaştırmak için veterinere götürecektim.Keşke geçen hafta götürseydim,belki evde dururdu ve yaşıyor olurdu.
Çok üzgünüm...





........................................................................................................................................................................
Canım Bihter'im kapının önünden kayboldu.Umarım biri evine almıştır.
.............................................................................................................................................................
Çok dikkatli olmama rağmen,bir anlık dalgınlığım sırasında çamaşır makinesine giren "kırpığımın"ölümü beni aylarca gözyaşı içinde bırakmıştı.Hala hatırladıkça,üzülüp titriyorum...

16 Ocak 2012 Pazartesi

Kaaaaarr!



Nihayet yağdı.Dengesiz hava sıcaklıkları yüzünden nasıl giyineceğimizi şaşırdık.Sabah daha ince giyinen sırığım,akşam geldiğinde beni dinlememesinin cezası olarak belgelemek istedimçHer sabah"oğlum sıkı giyin,güneşe aldanma, her an kar yağabilir"uyarımı alaylı sözlerle karşılayan oğluma kapak olmuştur eminim bu görüntüler. *_*

Bahçem,bu kara hasretti...Mahallenin çocukları kartopu oynamak için hazırlık yaparken kediler de şaşkın vaziyette dolaşıyorlardı...








14 Ocak 2012 Cumartesi

Pratik çözümler










Pratik çözümlü olan her şeyi çok seviyorum.Hayatı kolaylaştırıyorlar.Bu tasarım çok hoşuma gitti.İstediğin yere taşı ve çok kişiyi barındıracak açılır kapanır oturma grubu.Daha detayı bu sitede:http://www.flexiblelove.com/global/

Benzer mobilya-dekorasyon haber ve yazıları:

  1. Safekeeper Hem Ayna Hem Takı Dolabı Anneler günü için çok özel bir hediye düşünüyorsanız, şunu bilmelisiniz...
  2. Bonacina Pierantonio Tasarımı Bahçe Mobilyaları Bahçe mobilyaları bahçelere çıkmaya hazırlanıyor. Güneşli havalarda en çok vakit...
  3. Kavanoz Saklama Kaplari Kavanoz Saklama Kapları hiçbir hava ve sıcaklığı iletmediği için içine...
  4. Saklama Kabı ve Termos Seti Saklama kapları ve termos gibi gereçlerin en güzel yanı onları...
  5. Kitap Saklama Sandalyeleri Özellikle kitap tutkunları için kitapların içeriği kadar, korunması da önemlidir....En çok istediğim şeyler ise aşağıda.


Fonksiyonel Gaysan koltuk modelleri Bundan vardı evimizde,ve çok büyük bir kolaylık,misafir gelince açardık ve yatak olurdu.Şimdi tezgah olarak kullanıldığını görüyorum pazarlarda.

13 Ocak 2012 Cuma

Ardına bakmadan yürümek....

Etrafımda oluşan değişimlere aklım sırrım almıyor,tuhaf bir değişim....

Hayatım çok sıradan aslında,olağanüstü ne olabilir ki?

Aynı anda o kadar çok şey düşünüyorum ki..
Çevremde,kontrol edilemeyen davranışlar sergileniyor gibi geliyor.

Dürtülerini kontrol edemeyen insanlar,bunun ihtiyaç olduğunu hissedip inatla kontrollerinin dışına çıkmasına müsaade ediyorlar,oysa mantıklı gelen hiç bir yanı yok!Hele özenilecek yanı hiç yok!

Çevremdeki tanıdıklarım,hatta sevdiklerim nedeniyle,ilkelerimin dışına çıkıp,içimdeki duvarları yıktım ben...
Eleştirirken de,suçlarken de yüklemeyi hep kendime yaptım sanırım.
Hatam bu mudur acaba?
Hayatımızdan neleri çıkarıp,neleri toplamamız gerekiyor acaba?İşin aritmetiğini çözemiyorum.Zaten matematikle aram hiç iyi olmadı.

Bireyselliğe adım atıyoruz,çıkarlarımız uğruna duyarsız olmaya başlıyoruz...Kişiliği korumak adına kimse bir şey yapmıyor.Eksik ve yanlışları görmeden,at gözlüğü ile gidiyoruz bilinmeyene doğru.Ardına bakmadan yürüyerek...Geride enkaz bıraka bıraka giderek...

Açık yüreklilikle ,gördüğüm yanlışlıkları ve kusurları,doğrudan yüze vurmam hata mıdır?Toplumun bize yüklediklerine pek takılmam,ama içimin boşalmasına ve tekrarlayıcı olmaya devam eden davranışlarda durdurma güdüme engel olamıyorum.
Çünkü,bu yanlışların,boşluk duygusundan kaynaklandığını biliyorum.Terkedilmişliğin verdiği duyguyla,duygusallığına hitap eden bir insana aşırı bağımlılıkla bağlanmaya gidiliyor ne yazık ki...
Ve bu ilişki derin ve anlamlı geliyor ne yazık ki...

Bu yazıyı birine olan kızgınlığımdan dolayı kaleme aldım,yaşantısına zarar verdiğini düşündüğüm birine...Şak şakçıların gazıyla hareket ediyor.Başkalarının varlığında İncinebileceğini göremiyor....

Ve ben sıkışmış durumdayım...Kendime sabırlı olmayı telkin ediyorum...
Bu aşamada,sadece yanılmış olmayı diliyorum...Keşke aile bireylerinden bir olmasaydı bu olayı yaşayan...

12 Ocak 2012 Perşembe

Örgü zamanı














Mevsim der ki;ÖRGÜ ZAMANI

İki sene önce, kızıma ve kendime bol bol boyunluk örmüştüm.Bu sene de kullanıyoruz.Soğuk havalarda boynum çok üşür benim,kalın kazak giyince de kabanlara sığmıyorum(zayıf olduğum için *_*).
Uydurup uydurup yapmıştım,ama sıcacık tutuyor ensemi ve boynumu.Bazen başım üşüyünce de başıma geçirebildiğim yuvarlak atkılarımı kullanıyorum.Netten bulduğum örnekleri sizlerle paylaşıyorum.Bu sene vaktim yok,yapamıyorum.Belki seneye...Boş vakti olanlar,hem şık,hem kolay,hem de çok kullanışlı olan bu boyunluk ve çantalardan yapabilirler...Hepsin