30 Aralık 2014 Salı

2015 Uyanış yılı olsun



1 Ocak yılın ilk günü, mucizeler beklenerek dileklerin kabul olması noktasıdır...

Aslında yeni başlangıçlar için,kendimizden umduğumuz beklentilerdir dileklerimiz.
Bir önceki senede yaptığımız hataları yapmama düşüncesi,yeni yılda bunları yapmama beklentileri,son günde gözleri ışıl ışıl yapan o umutlar...

Ben yeni yılda,sağlığı herkes için diliyorum,kendim için ise zamanı iyi değerlendirip,kendi gücüme inanarak başarılı olmayı düşünerek,güç ve kuvvet diliyorum.

Bu dileğim,çalışmayı seven herkes için geçerli....çünkü "güç "çok kuvvetlidir,inançla pekişince,başarı kapıları açılır.tüm zamanlara ayar yapar....hele yeni yıl başlangıçlar için en itici güç gelir bana,daha yararlı olacağımı düşünürüm.


Herkes birbirine yardım etsin...
Yapamayacağımız şeyleri istemeyelim...
Tüm armağanlarınızı ve dileklerinizi yürekten iletin...
Dostça dostuklar dileyin.....


Bu sene,süs yok,ağaç yok bende....

Türkiye için,umutlu,bereketli ve haksızlıklarla parçalanan topraklarımızın elimizden alınmaması için,geçmişte yaşanan tüm olumsuzlukların tersinin yaşanacağı yıllar olsun umudunu yaşıyorum..Tüm krizlerin bitmesini,ülkem için güzel kapılar açılmasını sağlayan sağlam adamlar diliyorum.

hayata dair ne varsa yaşanmış,hoşnutsuzlukları geçmiş zamana gömüp,hoşluklara kanat takıp umuda doğru uçmanız dileklerim kendim ve sizler için ..

ihtiraslara yenik düşmüş,tükenmişlik yolunda hızla ilerleyen insan sevgisinin rotasını değiştirip,sevgi saygı ve hoşgörü yoluna girmesini dileyelim,ve adım atalım bu yolda....
ümitleriniz solmasın,tükenmesin.
En çok da,çocukların masum dileklerinin gerçekleşmesini diliyorum...


gerçeklere göz atmak istersek,bizim için çizilmiş gerçekler ise aşağıdaki linkte özetlenmiş.
http://www.burakaslanpinar.av.tr/icerik/kose-yazilari/yeni-yil-ve-psiko-kriz/

Hepimize kolay gelsin!

24 Kasım 2014 Pazartesi

yardım istiyorum

  Bloğumu açar açmaz bu görüntü geliyor.link aşağıda yazdığım gibi...

Hazırlamada ve yayınlamada sorunum yok,ama bloğumu yayınladıktan sonra görüntülemeyi başaramıyorum.
şifreyi değiştirdim,fayda etmedi.Diğer bloglarımı görüyorum,bu bloğum engelleniyor.

Nasıl yok edebilirim?

önerilerinizi görmem mümkün değil,o yüzden mail adresimi yazıyorum.umarım bunu çözebilirim....

görüntümü kapatan link;
http://neocounter.neoworx-blog-tools.net/

mail adresim;
ermantulay-zf4@hotmail.com



23 Kasım 2014 Pazar

Öğretmenlerimiz kıymetli....



Eğitim konusunda kendini geliştiren uluslar,her konuda gelişmiş,kalkınmış ve ilerlemiştir.Ve eğitimde tüm sorunları çözen ülkelere bakın,sanat,bilim,kültür ve sosyo-ekonomik alanda en ileri düzeye gelmiş durumda.
Bunu okulda öğrendik biz...
Eğitimi yok etmeye çalışan ülkelere bakınca,gelişmiş ülkelerin  kölesi olduklarını görüyoruz.Canım ülkeme yapılması planlanan da bu düşünceler.Kalkınmanın temel şartı olan eğitim ve öğretimi yok etmeye çalışıyorlar.Cahil halkı sömürmek ve gütmek daha kolay çünkü.
Bunu okulda öğrendik biz....
O yüzden eğitimin önemini,öğretmenlerimiz anlatacaktır çocuklarımıza,çağdaş ve kalkınmış bir ülkenin modernleşme yolunun eğitimden geçtiğini bize onlar anlattı,gelecek nesillere de onlar anlatacaktır.
Eğitimi ve kültürü ön planda tutan ULU ÖNDER ATATÜRK'ün savaşlardan sonra kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin temelinde de bu yatar.
"Eğitimdir ki bir ulusu şanlı,hür ve bağımsız kılar.Eğitim ve eğitimciden yoksun bir ulus,henüz ulus olma kimliğini kazanamamıştır" sözleri bu konuya ne kadar önem verdiğini,ve eğitim kurumlarına verdiği destekten de anlıyoruz.
Bunu okulda öğrendik biz....

O yüzden öğretmenlerimiz çok kıymetli....

3 Ekim 2014 Cuma

Bu mudur Bayram?

Sevmiyorum ben bu Bayramı...
Boynumun ağrısını ve gözümün yaşını dindiremiyorum.

Acılarını dindirecek güç ver Allahım bu hayvanlara,kuvvet ver....


Ve insanların gözünü doyur Allahım,birbirini bile yiyen bu insanlar adeta kan bayramı yapıyorlar,doymak için,aç gözlerini doyurmak için....

Çocukların gözü önünde kesilen hayvanlar için kutlama yapılması,o çocukların zihninde yer alan düşünce ne olabilir?"Bayramda korkunç şeyler yapılıyor"şeklinde hafızalarında yer almaz mı?
Geleceğin mutsuz bireylerini yaratmış olmuyor muyuz?Ve bazen de(çoğunlukla) boğaz kesen,öldüren katillerle dolduruyoruz etrafımızı....

Çocukluğumdan beri sevmem kurban bayramını...

5-6 yaşlarımda 5 adet koyunumuz vardı,onların çobanlığını yapmıştım ben,sırdaşımdı benim,arkadaşlarımdı benim onlar.Bir gün eve geldiğimde anneme seslenerek mutfağa gittiğimde,hayatım boyunca unutamadığım ve bende adeta travma yaratan görüntüyle karşı karşıya geldim.Arkadaşlarımın hepsi kesilmiş,derileri soyulmuş halde yer sofrasında uzanmış yatıyorlardı.Kafaları da tezgahın üstünde sıralanmışlardı.
O an ,annem ve babamdan nefret etmiştim,hala onları bu konuda affetmiş değilim.55 yaşındayım,ve annemin ve babamın çocukluğumu öldürdükleri gündü benim için...
Neye inanacağımı şaşırdığım zamandı....
o yüzden o günden beri bu bayramı katliam olarak görürüm...
Çocuklar daima gördüklerine inanırlar!

Yazık!





11 Eylül 2014 Perşembe

Durum vahim! Kendime notlar yazıyorum...

Şükrederek uyan!
Bu sabah bir umut var hayatımda de.
Hayata karşı güçsüz olma,olsan da belli etme,yoksa vurdukça vuruyor...
Dertler tavana kadar,unutkanlık apartmanın tepesinde....Önüm ,arkam,sağım,solum SOBEEE:...sıkıntılar dört bir yanında zaten..

Çok hayalperest gördüm seni?

Mutfağa gidersin,ne diye geldim diye hatırlamak için salona gidersin,odalara gidersin,dün yarım bıraktığın işlere el atmışken telefon çalar,o iş orada kalır yine,telefon kapanır,sanki yemek yaparken telefon çalmış da, kaldığı yerden devam ediyormuş gibi mutfakta alırsın soluğu...
Sanki her şey bitmiş,keyifle yatağa uzanıp kitap okumaya başlarsın...

Evet,bazı şeyler kaybedilmeden sevildiği anlaşılmazmış ,ama be kardeşim,çamaşır makinesi doldurulduktan sonra gidip bulaşık makinesi de çalıştırılmaz ki....Aklını kaybediyorsun aklınıııı...

HEYYYY!
ARTIK KENDİNE GELLLL!

Balkona çık,derin nefes al,

Eylül geldi,kışlıklar hazırlanacak,kavanozlar alınacak,kapaklar,domatesler,biberler ve patlıcanlar,Barış Manço'nun sesiyle kaynatılıp kavanozlarda ters çevrilecek...

Ne yapmak istiyorum biliyor musun,çok yüksek bir yere çıkıp,avazım çıktığı kadar bağırmak!

Beklediğim insanlık ve hassasiyet! yanına bir de empati.....

Ama önce bir iş bulmam lazım....

Ooooo,reflüler de gelmiş...tırınım da tırınım....


"İnsanlara faydası olmayanı ölülerden say" demiş Peygamber

İşte böyle bir ruh halindeyim...

TEŞHİS?



10 Eylül 2014 Çarşamba

Kese kesedir....

Kese kesedir,,,
Belki para kesesi değil,belki vücut kesesi değil,belki kanguru kesesi değil...
ama benim kesem...

Seni benden almak istiyorlar...

Canım safra kesem!

Şu sıralar atak geçirmiyorum,ama çözüm arıyorum.


İşe yaramaz,boşuna taş taşıyor deniyor....

Hiç bir şey sebepsiz yaratılmamıştır.

Burada paylaşmamın sebebi,benzer sorunlar yaşayanlarla konuşabilmek ve fikir alışverişi yapabilmek....Yoksa dertlerimle sizi meşgul edip can sıkmak değil amacım....

BİLİM DER Kİ;Safra kesesinin görevi, karaciğerin ürettiği safra sıvısını depolamaktır. Genellikle açlık halinde safra kesesinde biriken safra, burada konsantre edilerek depolanır. Sindirim sırasında ise, safra kesesi kasılarak içindeki safrayı bağırsağa boşaltır ve böylelikle yağlı maddelerin emilimi gerçekleşir.Safra taşları neden olur?
Safra içerisindeki maddelerin oranlarının bozulması sonucunda oluşurlar. Önceleri kolesterol kristalleri, pigment birikintileri şeklinde iken zamanla safra taşı şeklini alırlar.

Şimdi düşünüyorum,tek çare ameliyat diyenler,sonrasındaki olumsuzlukları hiç söylemiyorlar.sadece iyi olacak diyorlar....Süzgeç görevi yapan bu organımı yok edersem

Direniyorum ve alternatif yollar deniyorum....Aşağıdaki sistemi denemeden önce,her sabah bir yemek kaşığı keten tohumu yağı içiyorum hemen sağ tarafıma yatıp dizlerimi karnıma çekip yarım saat o şekilde duruyorum,sonra aynı işlemi soltarafıma yatıp 15 dakika,daha sonra yine sağ tarafa dönüp 15 dakika daha yatıp işlem tamamlanıyor.
 20 günüm bitiyor, bir hafta ara verip daha sonra saraçoğlunun sistemini uygulayacağım.
Bunu yapmamın sebebi,en altta yapılan yöntemi risksiz uygulayabilmek.Taşları yumuşatarak,sorunsuz hale getirmek....

Bu sorunla ya baş edeceğim,ya da soluğu acilde alacağım ,GÖRECEĞİZ....
sonucu burada paylaşacağım....

Safra kesesini, en çok taş üreten bir organ olarak duyuyoruz. Acaba safra kesesinin görevi nedir, ne üretir? Karaciğerden günde yaklaşık olarak 1 litre kadar safra salgılanıyor. Karaciğerin alt kısmında bulunan torba şeklinde bir organ olan safra kesesinde, karaciğerden salgılanan safra toplanıyor. Kesenin görevi de, safrayı depolayıp, yoğunlaştırmak ve gerekli aralıklarla oniki parmak bağırsağına safra salgılamaktır. Safra, karaciğerden oniki parmak bağırsağına doğru akarken safra kesesinde birikir, suyu emilerek yoğunluğu daha da artar. Özelikle yağlı yiyecekler ve sindirimi güç olan bazı gıdaların yenmesinin ardından safra kesesi kasılarak içerisindeki yoğunlaşmış safrayı on iki parmak bağırsağına doğru sevk eder. Safranın içinde yer alan bileşenlerdeki artış ya da azalma, safranın akışkanlığını yitirmesine “tortu” bırakmasına yol açar.
Bu tortular ve uzun süre sadece damar yoluyla beslenen ya da uzun süreli aç kalanlarda, yada vücudun doğal olarak ürettiği safra çamuru denen safra çökeltileri de safra taşı oluşumuna neden olur.
Safra kesesinde taş olduğu tespit edilirse bu taşların bitkisel yollarla eritilmesi ve düşürürlmesi mümkün değildir. Ancak bitkisel ilaçlar taş oluşumunu önlemek ve küçük taşların düşürülmesinde bazı kişilerde etki etmiş olabilir. O nedenle bitkisel yollara başvurarak tedaviden ya da ameliyattan kaçınmak doğru değildir.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu kitaplarında karaciğerin dostu olan maydanoz, limon kürünün faydalarından söz ediyor. İbrahim Saraçoğlu ayrıca böbrek kanalları ile ilgili hastalıkların tedavisine yardımcı olmak için kimyon baharatının faydalarından söz ediyor.
3 çay kaşığı kimyon tohumu çok az çatlatılacak, ama ezilmeyecek. Çünkü kısa sürede oksitlenir. 1 bardak suda 5 dakika kaynatıp, ılınınca suyu içilecek. Bu su 4-5 gün içilir.
Aç karnına sabahları keten yağı içilmesi taşları ve kumları eritiyor.
ibrahim-saracoglu
*1/2 Fincan saf zeytinyağı,
*1/2 fincan limon suyu,
*1/2 fincan keten tohumu yağı,
Hazırlanışı: Tüm malzemeleri karıştırın. Sabahları aç karnına için. İçtikten sonra, 30 dakika sağ tarafınıza, 15 dakika sol tarafınıza, 15 dakika yine sağ tarafınıza yatıp, bekleyin.
Bu işleme ek olarak, kırkkilitotu çayı, melisa çayı ve mısır püskülü çayı içmek fayda sağlayacaktır.
* Son olarak da, çekirdekli tohumluk salatalığı, kabuklarıyla birlikte, blendırdan geçirin. Suyunu çıkarın. Her yemekten önce, 1 er çay bardağı için. Çok fayda sağlar. Bu bitkisel kürleri 20 gün boyunca uygulayın

safra kesesi taşı bitkisel tedavi safra taşı bitkisel tedavi safra kesesi taşı nasıl düşürülür

Doktor Hulda CLARK'ın sunduğu bu doğal yöntem sayesinde safra kesesi taşlarından kurtulabilirsiniz. Kendim bu doğal yöntemi denedim ve gerçekten işe yaradı, üstelik 2 günlük bir tedavi, yani haftalar boyunca içilecek bir şey yok... 
Ama bu kürü denemeden önce, bu mesajı okuyun:

Bu kür risksiz değil, taşların tıkanma ihtimali hep var
, kimi salak gelip burada insana beddua yağdırıyor, neymiş taşlar tıkanmış...
Sanki kürü biz zorla yaptırdık ve bu kürden para kazandık!!!
Biz her seferinde kararın size ait olduğunu, kimsenin yerine karar veremeyeceğimizi belirtiyoruz, kendimiz kürü denediğimizde ve sorun çıktığında kimseyi suçlamadık, çünkü kendi kararımızdı.

Aşağıda 1-2 arkadaş taşlarının tıkanıp acile gitmek zorunda kaldığını söylediler ve bu mesajları silmedik, başkası görüp ona göre karar versin diye.Bizim bu işte bir kazancımız yok, sattığımız bir şey yok, insanlığımızdan bir bilgi paylaşalım dedik, ama oda yine başımıza patlıyor.
Artık yorum bölümünü kapatıyoruz, kimseyle uğraşacak ve kaybedecek zamanımız yok.
İsteyen dener, istemeyende denemez.
Ama tıkanma riski olduğunuda unutmayın, ve gelip burada insana hakaret etmeyin.

Herkese geçmiş olsun.



Malzemeler:

  • 4 çorba kaşığı magnezyum sülfat : eczaneden aldım 
  • 125ml zeytinyağı
  • 170ml taze sıkılmış pembe greyfurt suyu, greyfurt bulamazsanız taze limon suyukullanabilirsiniz
  • 750ml su
Hazırlanış ve Uygulanış: 

Saat 14:00 : 
Bu saatten itibaren hiç bir şey yenilmeyecek ve içilmeyecek, aksi taktirde kusma veya mide bulantısı gibi kötü durumlarla karşılaşabilirsiniz. Şimdiden 750ml suyu ve 4 kaşık magnezyum sülfat'ı karıştırabilirsiniz.Bu karışımı buzdolabına yerleştirin, soğuk hali içilmesini kolaylaştırır.(Berbat bir tadı var) 

Saat 18:00 :
 Önceden hazırladığınız su ve magnezyum sülfat karışımının dörtte birini (1/4) için, yaklasık 185ml ediyor. 

Saat 20:00 : 
Yine önceden hazırladığınız su ve magnezyum sülfat karışımının dörtte birini (1/4) için, yaklasık 185ml ediyor. Yavaş yavaş ishallik başlar,endişelenmeyin bu normaldir, zaten amaç bu. 

Saat 21:45 :
 125ml zeytinyağı ve 170ml taze sıkılmış limon suyunu iyice karıştırın. Artık yatmaya hazırlanın, bu karışımı içtiğinizde artık yataktan çıkmıyacaksınız. 

Saat 22:00 : 
Yatağınızın başında ayakta durun ve hazırladığınız zeytinyağı ve limon suyu karışımını iyice çalkalayın ve için. Tümünü birden içemezseniz yavaş yavaş için. İçtikten hemen sonra yatağa geçin ve sağ tarafınıza dönerek uzanın (yani karaciğer ve safra kesesi bölgesinde bir baskı olur). Bu pozisyonda yakalşık 30 dakika durmanız gerekiyor ve sonra isterseniz normal bir şekilde yatabirlirsiniz. Yarım saat geçtikten sonra bir mecburiyetiniz yok ise kalkmayınız, çünkü mideniz bulanır ve kusabirlirsiniz, yatmanız hemen hemen şart diyebilirim. Tabi unutmayınız'ki ishal olacaksınız, bu sizi uyandırabilir. 

Evvelsi sabah:
 

Saat 6:00 : 
Yine önceden hazırladığınız su ve magnezyum sülfat karışımının dörtte birini (1/4) için, yaklasık 185ml ediyor. İsterseniz gidip geri yatabilirsiniz. 

Saat 8:00 :
 Yine önceden hazırladığınız su ve magnezyum sülfat karışımının dörtte birini (1/4) için, yaklasık 185ml ediyor.Bu sonuncu. İsterseniz gidip geri yatabilirsiniz. 

Saat 10:00 :
 Yavaş yavaş normal şekilde yemek yemeye başlayabilirsiniz. Kür sona erdi. 

Not:

Sabah kalktığınızda ishal olacaksınız, bu normal bir durum. İshallik sırasında taşların düstüğünü göreceksiniz, isterseniz bir el lambası ile dışarı atılan taşları kontrol edebilirsiniz. Resimlerde görülen tipten taş düşürebilirsiniz, size tavsiyem taş düşürdüğünüzü kontrol edin. 

Bu kürü 2 hafta sonra geri tekrarlayın, safra kesesini tamamen temizlemek için yaklaşık 6 kür lazım. Zaten yıllık 6 kürden fazla yapılmamalı.


..................................................................................................................
2ci Gün Safra kesesi Taşları Döküldü

Şenol Karadoğan Bey paylaştı: kemal abi safra taslarindan kurtlduk allahin izniyle. sizden allah razi olsun . insallah kanserden de kurtuluruz. allah razi olsun dualarinizi beklliyorum. daha detayli anlatirsam, akciger kanseri olan annemin safra kesesinde tas sikayetiyle doktora gittik. doktor hemen ameliyat onerdi. annem kanser hastasi oldugu icin ameliyat olmasi kanseri yayar endişeiyle ameliyattan vazgecip kemal abinin onerdifi ingiliztuzu limon ve zeytinyagi kurunu 2 gun arayla uyguladik. bugun ogleden sonra cok sayida safra tasi ve camurdan kurdulduk. böylece ameliyata gerwk kalmadi. allaha sukurler olsun. kemal abiden allah razi olsun. allahimdan istegim kanserede sifa buluruz. tum hastalarimiza allah sifa versin.

Not: Daha önce safra kesesiyle ilgili şu bilgileri paylaşmıştım ama 2 gün böyle uygulayıncada safra taşları dökülüyormuş bunuda bu vesile ile öğrenmiş olduk. Çok oldu paylaşalı o zamandan beri bu ilk haber. Eğer Onkolog kanser metasdas yapabilir diyerek ameliyatı yasaklamasaydı Şenol beyin annesi safra kesesi ameliyatı olup Safra kesesi alınacak'tı!!!. İNSANLAR NEDEN UYGULAMAZLAR BİLMİYORUM

Safra Kesesi Taşlarını nasıl dökersiniz - Andreas Moritz method

Bu yöntem "gallbladder flush" or "liver flush" olarak adlandırılıyor. Bu tedavide hastalar 5 gün boyunca 4 bardak elma suyu içiyor, 5 elma yiyor ve sadece bitkisel besleniyorlar (vegan). Elmanın içindeki malik asid (malic acid) taşların yumuşamasını ve kanallardan rahat geçerek atılmasını sağlıyor. 4 çorba kaşığı Epsom Salt (İngiliz Tuzu yada Magnezyum sülfat) 1,5 litre suya atılıp iyice erimesi sağlanıyor.

6cı günü tatil gününe denk getirmek gerekiyor. O gün rahatsızlık hissi oluşabilir. Sabahleyin elma suları içiliyor, hafif yemek yeniliyor öğlen 13:30 dan sonra artık yemek yenilmiyor.
Saat:18:00'de 4 çorba kaşığı Epsom Salt atılıp karıştırılmış suyun yarısı Saat:20:00'ye kadar tüketilecek. Kalan yarısının yarısı kadarı 9:45'e kadar tüketilecek

9:45'te yarım bardak zeytin yağ, yarım bardak limon sıkılıp karıştırılacak. Bu karışım içildikten sonra hemen yatağa yatıp sağ tarafa dönüp bacaklar kıvrılıp başa doğru çekilecek. En az 20dk bu pozisyonda uzanılacak. Sonra uykuya dalınması tavsiye ediliyor.

Sabah 06:00 uyandıktan sonra geri kalan epsom salt lu suyun yarısı içilecek. Tekrar yatağa yatılıp uyunabilir yada tv, müzik dinleyebilirsiniz.

Saat:08:30'da geri kalan epsom salt lu su içilecek.

Saat:10:30 gibi hafif yemekler yemeye başlıyabilirsiniz.

Şimdi dün akşam 20dk uzandıktan sonra wc ihtiyacı oluşursa o zaman bu taşları düşürebiliyorsunuz. Eğer o vakit olmazsa sabah ilk wc ihtiyacınızda bu taşlar düşürülüyor.

Not: Çok şaşırdım bu alternatip tedavi yöntemi wikiye girmiş, orda bu bilgilerin hastahanede de Ultrasonografi çekilerek doğrulandığı yazıyor. Bu metodu biliyordum ama böyle bilmiyordum işin püf noktası epsom salt zannetmiştim, asıl 5 gün yapılan diyette kullanılan elmaymış. Bu Young ın blog sayfasında kısa geçilmişti işin üstünden olay ordada limon a ve epsom salt a bağlanmıştı, meğer asıl püf noktası elma, epsom salt, zeytinyadan oluşuyor. Videodaki kız bunu uygulamış taşlarını grurlar video da sergiliyor. Burda yazdığımı kısaca anlatıyor. Sanırım 5 gün vegan beslenmeyip karbonatlı su içerek deneme yapılabilir ama sebzeye ağırlık verilerek. Safra taşından çeken çok insan var!.

http://www.youtube.com/watch?v=DAnCK3FHkX4

http://en.wikipedia.org/wiki/Gallstone
 — Türkan Şen,Muberra Sokullu ve Selime Fındık ile birlikte.




29 Ağustos 2014 Cuma

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

GÜNÜN ANLAMI VE ÖNEMİ
   Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşmasıyla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu.
   Türk milletinin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Amasya Genelgesi'nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. Daha sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920'de TBMM'yi kurdu. Böy-lece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş Savaşı'nın merkezi Ankara oluyordu.
   TBMM meclisi yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. "Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü"nden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. Oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu'da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal, or-dularına: "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." emrini verdi.
   Türk askeri, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "gazi" unvanı ve "Mareşal" rütbesi verildi.
   Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı.
1922 yılı Ağustosuna kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikle-ri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydmld". İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı. Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in başkomutan-lığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis'te vardı.
Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık
Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.
   Büyük Tarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline "dur" diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zaferi her yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz.

24 Ağustos 2014 Pazar

safra kesem....

Ağrılar,iki göğsümün arasında ,sağ kaburgamın bittiği yerde başladığında kalpten şüphelendim.Çünkü sırtımın sol üst tarafında korkunç ağrılar dayanılmaz oluyordu.Her ay iki ya da üç kez ataklar halinde gelmeye başlamıştı.Şiddetli ateş ya da üşüme nöbetleri geçirmeye ve saatler süren ağrılar arasında geğirmelerle ızdıraplar çekiyordum.ellerim ve ayaklarım şişmeye başladı,zaten aşırı kilom nedeniyle hareket edemiyordum,bir de bu olay tuz,biber oldu.Acillere götürülmem geçici durulmalarla kesiliyordu.
İki kez dahiliyeye gidip muayene olduğumda,yaşın getirdiği tüm hastalıklara adım atmış bulunuyordum....Keşke bir açılış töreni yapsaymışım....

Bir hafta sürekli kaşınmaya başlayan ellerimdeki rahatsızlıklar,ayaklarıma ve boynuma sıçrayınca korktum!
Ertesi sabah elimin kaşıntısıyla uyandığımda,gözlerime inanamadım! 
Sanki gece ellerime kına yakılmıştı,kızıl renkte ve kocaman ellere sahiptim artık....
"Tamam "dedim."kilolu olmam yetmedi,devleşiyorum artık!"
Ayaklarım da kaşıntıyla birlikte şişmeye başlayınca,evrimleştiğimi düşündüm inanın..
"HAH" dedim. "ŞİREK" oluyorum....
Oğluma sesleneyim dedim,konuşamadım.Dilim şişmişti ve şişmeye devam ediyordu.Göz kapaklarım ağırlaşmaya başlayınca,elmacık kemiğime kadar şişmeler başlamıştı.Dudaklar geri kalır mı? Vurun kahpeye! durumları....
Paniğimi düşünebiliyor musunuz?
"Karaciğer elden gitti" dedim
Birden gözümün önüne"vinçle evden çıkarılışım" şeklinde bir görüntü geldi.ÜRKÜNÇ!

Hızla kalkıp yürümek istedim,inanın abartmıyorum,sanki ayağımda palet takılıymışım gibi paytak paytak yürüyerek buzdolabina gittim.ne kadar buz varsa kovaya boşalttım,içine bol tuz,sirke,limon ve karbonat atarak su ekledim.Şiş ellerle yavaş hareketlerle ancak....
Ayaklarımı ve ellerimi içine daldırdım,kaşıntının şiddetini anlatamam,adeta çivili bir şeyler olsada kaşısam isteğini bastırarak bu karışımı hazırladım.tamamen bilinçsiz şekilde içgüdüsel bir hareketle hazırladım bu karışımı.
kaşıntı geçmeye başladı,hafif mentol duygusuyla vücudumda hafifleme hissettim.Ellerim ve ayaklarımdaki kızıl renk açılmaya başladı.Dilim ve dudaklarıma çare düşünmeye çalıştım,bu halde doktora derdimi de anlatamazdım.

Bir bardağa aynı karışımdan hazırladım ve 10 dakika gargara yaptım...Yavaş yavaş ,şişliklerin indiğini gördüm. Soğuğa yakın bir suyla duş aldıktan sonra,kendimi kaşıntıdan kurtarmak için,vücudumu limon ile ovalayıp tuzu avuç avuç vücuduma sürmeye başladım,kendimi adeta salamura yaptım.yarım saat böyle durduktan sonra,ılık suyla duş yaptım.(çok sonradan,bir arkadaşım,bildiğiniz buz gibi suyla yıkanıca bir şeyimin kalmayacağını söyledi.)
Rahatlamıştım...
Hemen hazırlanıp hastaneye gitmek için ayakkabılarımı giymek istedim,şişlik ne kadar ins ede ayakkabıya  sığacak kadar inmemişti,terliğime de sığmadı.Erkek terliklerinden birine sığdı çok şükür.
Taksi bulamadım,metroyla gitmeye karar verdim.
Tuhaf bir görüntü sergiliyordum,erkek terlikli bir kadın,dudaklarına botoks yaptırmış,çene şişmiş(silikon o silikon(!),elleri şiş bir ucube gibiydim.Neyse ki gözlerimin şişliğini gözlükle kapatmıştım.
Kreasyona bakar mısınız,yeni bir trend! Erkek terliği,salaş giyim ,botoklu dudaklar ve lüks gözlük! Kendimi karanlığa giren metronun camında görünce gülme krizine girdim.Kendi kendine kıkırdayan acayip bir kadın!
Vücudum kabarmaya başladı mı!kaşıntı da....Allahım ,öleceğim!
Kollarım para büyüklüğünde kabararak kızarmaya başladı...Bacaklarıma bakamıyordum,ama kaşıntının şiddeti,kabartılar olduğunu söylüyordu....
PANİK!
Ama  acayip bir sakinlik sergiliyorum.
Neyse ki,hastane,varacağım istasyonun yanında...

Doktorla üçüncü görüşmemiz,eski dost gibi karşıladı...
ÜRTİKER!
"Neye üzüldün bu kadar" dedi....ani stres,üzüntü ve şok sebep olurmuş ürtikere...
"durun listemi çıkarayım" diye espri yapınca gülüştük....
Ricam üzerine ,adeta çekap yapıldı.muayene sırasında safra kesesinden şüphelendi.Ultrasonda bir avuç taş olduğu belirlendi....Ataklarım bundanmış...
AMELİYAT!

Ürtiker için cildiyeye gönderdi.Doktor,iğne,hap ve losyon verdi.bazen bir ay,bazen 6 ay sürebileceğini ama bazı bünyelerin hemen cevap verdiğini söyleyerek gönderdi beni....

Korkuyla eve döndüm.İlaçları uyguladıktan sonra beklemeye başladım.Kaşıntıyı anlatamam,bir noktasından kaşımaya başlasam,kesin yaralarla sonuçlanacak...kızartılı kabarıklar el büyüklüğünde olmuştu.Korkudan kaşıyamıyorum,yine buz terapisi yaptım kendime,sonra yorgunluktan uyuyakalmışım.
Uyandığımda,sanki kamera şakası yapılmışçasına,her şey yok olmuş ve tüm şişlikler inmişti....kızartılar yok olmuştu...yine aynı kilodaydım,ama çok zayıflamışım gibi geldi.
Düşünün ne kadar şişmişim.....



Safra  Kesesi Taşı
Safra  Kesesi taşı
Safra taşı safra kesesinde oluşan küçük taşlardır. Çok fazla acı verir. Ve safra kesenizde iltihap yapabilirler. Klasik tedavisi safra kesesi bir ameliyatla alınır.
Safra taşı nedir?
Safra keseniz karaciğerinizin altında bulunan küçük bir kesedir. Vücudunuzda besinleri parçalamasına yardım eden safra mide özsularını depolar. Fakat bazen  bu mide öz suları oldukça yoğun olur ve safra taşları oluşur. Safra taşları kum tanesi kadar küçük ya da bir golf topu kadar büyük olabilir. Büyük bir safra taşınız ya da küçük olanlarından yüzlerce olabilir. Safrataşı olan ve bunu bilmeyen bir çok insan vardır. Çoğu kişide harhangi bir problem olmaz. Fakat bazen safra kesesinden bağırsaklara mide öz suyunu taşıyan tüpler tıkanabilir. Bunun olması karnınızda kötü bir ağrı meydana getirir. Yaşınız 40’ın üzerindeyse safra taşı olma ihtimaliniz artar. Kadınlarda erkeklerden daha fazla olur.  Safra taşı olma riskini artıran diğer nedenler  çok kilolu olmak, hamile olmak ,çok fazla hızlı kilo kaybetmek(örneğin şok diyetler) ve çok yağlı yiyecek tüketmektir.
Belirtileri nelerdir?
Çoğu kişi safra taşlarının belirtisini hissetmez. Fakat safra yolları tıkanmışsa sürekli olarak kötü kramplı ağrıları olur. Genellikle bu ağrıyı karnınızın üst sağ tarafında hissedersiniz. Doktorlar buna safra kesesi ağrısı ya da biliyer kolik demektedir. Safra  taşı ağrısının ilk atağı korkunç olabilir, çünkü çok fazla ağrı verir. Genellikle
ağrı kesiciler, bu çeşit ağrıları kesmez. Dolaşmak ya da gaz çıkarmak da işe yaramaz. Mide bulantısı ve kusma hissedebilirsiniz.
Ağrı akşamları ya da geceleri sıklaşır. Ve genellikle yemek yedikten hemen sonra başlar. On beş dakika sonra durabilir. Fakat normalde dört veya altı saat sonra geçer.
Zamanla safrataşı geçebilir. Bağırsağınıza doğru gider ve dışkınızla çıkar. Fakat bazen safrataşı geçmez. Yolları tıkamaya devam eder. Bu olursa, safrataşı safra kesesinde sıkışır ve çıkamaz. Sonra safra keseniz rahatsız olur ve şişer. Buna iltihaplanmış safra kesesi denir.  Doktorlar buna kolesistit der. Bu olduğu zaman ağrınız geçmez.
Karnınızın sağ üst tarafında birisi üzerine bastırdığı zaman ağrı hisseder, ateşiniz çıkabilir ve iştahınızı kaybedebilirsiniz.  Cildinizde ve gözlerinizde sarı renkli izler, ciltte kaşıntı ve soluk renkli dışkınız olabilir. Safra keseniz iltihaplanmışsa muhtemelen tedavi için hastaneye gitmeniz gerekecek.
Safra kesenizde ağrınız olursa, belirtilere neden olan şeyin safra taşı olduğundan emin olmak için test yaptırmanız gerekir. Ultrason, MR ya da tomografi çektirmeniz ve kan testi yaptırmanız gerekebilir.
Tedavi yöntemleri nedir?
Ağrıya neden olan safra taşları için uygun tedavi  bir ameliyatla safra kesenizi almaktır. Safra kesenizi aldırmak ya da ameliyat olmak istemezseniz kullanılan bazı tedaviler mevcuttur. Ya da bir ameliyat olmaya karar vermeden önce başka bir ağrılı ataklar geçirip geçirmeyeceğinizi bekleyip görebilirsiniz.
Safra kesenizi alma ameliyatı
Safra  taşı sancısı çeken çoğu insan için ameliyat en iyi tedavi olarak tavsiye edilir.
Safra keseniz olmadan da sağlıklı bir hayatınız olabilir.
Safra kesenizi aldırmanın birkaç yolu var. Vücudunuzun içini görmek için ucunda kamera olan ince bir tüple vücudunuzda açılan birkaç küçük kesikle yapılan laparoskopik ameliyat olabilirsiniz. Ya da karnınızın içini direkt olarak görmek için daha geniş açılan kesikle yapılan açık ameliyat olabilirsiniz.
Laparoskopik cerrahi çoğu insan için daha iyidir. Daha çabuk iyileşme ihtimaliniz var. Ameliyattan sonraki gün taburcu olabilirsiniz. Açık ameliyat olursanız, hastanede beş gün kalmanız gerekebilir. Laparoskopik ameliyat olursanız ameliyat boyunca diğer organlarınızın zarar görme ihtimali daha da azalır.  Büyük bir ameliyat kesiği yerine, birkaç küçük kesiğiniz olacak. Fakat herkes laparoskopik ameliyat olamaz. Safra keseniz çok iltihaplıysa, açık ameliyat olmanız gerekebilir.
Bazen cerrah, laparoskopik ameliyata başladığı anda açık ameliyata geçmesi gerekebilir. Bu yapılan dört ameliyatta bir olur çünkü safra keseniz cerrahın beklediğinden daha iltihaplıdır ya da safra taşı küçük bir kesikten dışarı çıkamayacak kadar büyüktür. Safra keseniz alındığı zaman, vücudunuz  safra taşı yapmayı bırakır. Bu yüzden daha fazla safra taşı ağrı nöbetleriniz olmamalıdır.10 kişiden 9’unda ameliyattan sonra ağrı yok olur. Fakat 10 kişiden 1’inde hala bazı rahatsızlıklar görülür. Bu ameliyat komplikasyonlara neden olabilir ya da belki safra kesesi taşının neden olduğu belirtiler değildir. Veya sindirim borusunda hala ameliyat esnasında alınmayan taşlar olabilir. Bir çok insan safra kesesini aldırmak için ameliyat olur. Fakat bütün ameliyatlar risklidir. Anesteziye karşı alerjiniz olabilir ya da yaranız enfeksiyon kapabilir. Bazı insanlarda ameliyat esnasında ya da sonrasında kanamaları olur.
Safra kesenizi aldırdıktan sonra vücudunuz hala mide öz suyu yapmaya devam eder. Fakat safra kesenizde depolanması yerine bağırsağınıza doğru gider. Bu sindiriminizi etkilemesine rağmen genellikle ciddi sorunlara neden olmaz. Bazı insanlar önceden olduğundan daha sık tuvalete çıktıklarını görürler. Safra kesesi alınan 20 kişiden yaklaşık 1 kişinin  ishal için ilaç alması gerekir.
Diğer tedaviler
Bazı insanlar kalp sorunları gibi sağlık sorunlarından dolayı ameliyat olamazlar. Ve bazı kişiler sadece ameliyat olmak istemezler. Safra taşları için uygun başka tedaviler vardır. Safra taşlarını küçük parçalara böler ve vücudunuzdan dışarı atarlar. Bu tedaviler birkaç küçük safra taşınız ve safra yolları tıkanmamışsa uygun olabilir.
Safra taşlarınızı yok etmeye yardımcı olan tabletler alabilirsiniz. Bu tedavi altı ay veya 18 ay sürebilir. Ve yan etkileri olabilir. Kolestrolunüz çıkabilir ve ishal olabilirsiniz. Başka bir tedavi olarak safra kesesi taşlarını küçük parçalara bölen ses dalgası kullanılmasıdır. Parçalar bağırsağınıza gider ve oradan dışkınızla çıkar. Doktorlar bu tedaviye safra kesesi taşlarını şok dalgalarıyla kırma yöntemi demektedirler. Ve ağrısızdır. Safra taşını çözen ilaçlarla birleştirildiğinde en iyi sonucu verebilir.
Bu tedavilerdeki esas problem vücudunuzun bundan sonra yeni safra taşı yapabilmesidir.

72 yaş....


  1. Doğum22 Ağustos 1942, Kırşehir

 “Ortadoğu emperyalizmin kol gezdiği, terör örgütleri ile çeşitli istihbarat örgütlerinin kanlı ve kirli oyunlar oynadığı karanlık bir dipsiz kuyudur. Bu karanlık ve dipsiz kuyuda cinayetler birbirini izler. Halk deyişi ile Ortadoğu’da ‘kimin eli kimin cebindedir’bilinmez”

23 Ağustos 2014 Cumartesi

face geldi mertlik bozuldu...




Büyük bir ayıp bu yaptığım!

Doğamızın gereğini yaptım,cezam hazırlana!

Doyumsuz insanoğlunun izini takip ettim....

Ahhhh,"şu daha iyiler " merakı yok muuu?

Face ,resmen sömüre sömüre oynadı duygularımla.flörtüne cevap vermek zorunda kaldım,çünkü merak duygumu kavradı benim...

Bloğum ,kendisine tekmeyi attığımı sandı.....(biraz öyle oldu gibi...)

Facebook'un kavramı daha çok güzellik ve ani hatırlatmalı bilgiler  üzerine kuruluyken,bloğun kalıcı kaynaklığını ve ebediliğini ,geçici bir hafıza kaybı nedeniyle unutmama sebep oldu.

Güven barındırmayan  ilişki gibi face,ama merak uyandıran,yazdığın,paylaştığın her bilginin ertesi günü kaybolduğunu görmek,bir balonun elinden kaçması gibi olmasına rağmen,taze bilgilerle güncelleşmemi sağladı.

Ama bloğuma,hatırladığım kadar güçlü olduğunu görerek ,unuttuğum için suçluluk duyduğum duygularla  geri döndüm.son yazdığım yazıyla karşılaşınca utandım,saygıya bakar mısınız,silinmemiş hiç bir şey...

Face,hızlı ve ilginç gerçekten....çok şeyi aniden öğrenip,görerek ve paylaşarak mutlu oluyoruz...yüreğime kazınan acıları,günlük her olayı adım adım takip ettim.nasıl bir noktaya geldim bilmiyorum...cahil kaldığım her konuda eğitti beni face,şaşkınlıktan ağzımın açık kalmasına sebep olan videolara ulaştırdı beni...hiç bir şeyin saklanamayacağı,sosyal bir ağ,yardıma koşmalar,ve uyarılar....

Face,gazete...
blog,albüm...

Gelen gideni arattı,ya da bıktım.Bilemedim gitti...
ikisine de devam...ikisi de kıymetli....
DENGE!



19 Ağustos 2014 Salı

Ben anneanne olurken.....



Gel bakalım TORUN!

neler hissetmeliyim....?
Derken 4 ay bitti bile,aceleci şey seni....

Annene hamileyken neler hissediyorsam,aynını senin için hissetmeye başladım...YABANCISIN!

Ama ,canımın canısın....
Annen,ilk göz ağrımdı,sen de annenin ilk göz ağrısı olacaksın....

Dünyaya gelir gelmez sahiplendim anneni,güneş bir başka doğmaya ve küçücük dünyamı,kanımdan canımdan biriyle paylaşacaktım.Hemen koruma duvarı yaptım.
Annen de sana yapsın o duvarı,babanla ikisi o görevi yapacaklar zaten.

bizim seninle çok işimiz olacak.Görevlerin olacak senin...
sen de beni bir çok şeyden koruyacaksın.
Neler mi?
Öncelikle hastalıklardan;Asla hasta olmama izin vermeyeceksin...
Sevginle,beni genç ve dinç tutacaksın...
Dertlerimi tuz buz edip toz edeceksin...
Etrafıma sevgi mayalayacaksın...
Ki,kem gözlerden koruyabileyim seni,e mi?

Sen ,sevgi intikamlarını biriktir,dünyaya geldiğinde,hesabını sorarsın nasılsa....
"siz hiç bir halt bilmiyorsunuz ben sizden daha iyiyim" diyeceksin ,ama içindeeeen...yüksek sesle söylemeye cesaret ister,öyle kalabalık olacak ki etrafın,nefes aldırmayacağız sana....

iki tane ninen olacak,bir tane deden olacak,babaanne,anneanne,bir amca,bir hala,bir dayı.Aaaa,bir de kuzenin var;Defne ablan....
Bitti sanıyorsun herhalde...*_*
Ha ha haaa...
iki tane as teyze anneannen olacak ki,vay haline....kuzen teyzeler, anneanneler,dayılar ,amcalar,halalar,yengeler,enişteler derken uzayıp gidiyor...

Neredeyse;
-"ben içerideyim,buyrun gelin " diyeceksin biliyorum,ama çok iyi kuşanıp gel,anneanne tavsiyesi sana....
Yaşlandıkça,Ay da,Güneş de sen olacaksın bizim için.Her gün yeniden ,yeniden hayat vereceksin bize....


Evlat "ceviz",torun "ceviz içi"ymiş...

"Torun,evlattan daha kıymetlidir "diyorlar....Göreceğiz sayın "CEVİZ içİ"

3 Ağustos 2014 Pazar

Adam gibi biri gelmeli




Meclise,
adam gibi biri gelmeli,adam gibi birilerini getirmeli,sevdiklerimizle ya da sevmediklerimizle de savaşmadan selamlaşmayı öğretmeli....
bu kadar travma yaşamış bir ülke olarak,göstermelik dinden sıyrılıp,gerçek bir inançla bütünleşmeyi öğretmeli...
herkesin kendine göre saptırdığı,düşüncelere dur diyerek,Cumhuriyet ilkeleriyle hareket edilmeyi öğretmeli...
soyumuzu,namusumuzu,dinimizi,kitabımızı,peygamberimizi ve atamızı  yok edici yobaz düşünceleri olmayan birileri lazım bizlere...ŞEREFLİ MEBUSLAR....
körler ülkesi olmaktan çıkaracak adam gibi biri gelmeli..birilerinin esareti altına girmemeyi öğretmeli yeniden...
üretmeyi,toprağı işlemeyi,tarım ve hayvancılık üretimini destekleyecek,çay ve zeytin üretimini hızlandıracak,altın,kömür ve bor gibi maden yataklarımızı sağlıklı ve yabancı ülkelerin kısıtlamalarından kurtarıp,kalkınmamızı sağlayacak,yeni üretim politikaları geliştirecek,
laf değil,çözüm eretecek biri,
1950 yıllarında menderes zamanında başlayan,ülkemi yok etme girişimlerinin bu yıllarda desteklenerek had safhaya gelmiş karışıklığı ve vatan hainliğini yok edecek biri gelmeli...
Ülkemi,satmayan,sömürmeyen,milletinin her ferdine hakaret yağdırmayan,dini alet etmeyen,her şeyden önemlisi yalancı olmayan biri gelmeli...

ATATÜRK gibi düşünen biri gelmeli...

 Mustafa kemal atatürk 16 mart 1923'te Adana Türk Ocağında yaptığı bir konuşmasında şöyle der : " Bizi yanlış yola sevkeden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aldata gelmişlerdir.Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz. .Görürsünüz ki, milleti mahfeden, esir eden, harap eden hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir. " Dini siyasete alet edenler için de şu örneği verir : " suçsuz halka beş vakit namazdan başka geceleri de fazla namaz kılmayı vaaz etmek ve öğütlemek, belki ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı tarafından vaki olursa bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu? " 23 ekim 1923 tarihinde bir konuşmasında şöyle der : " Türk milleti daha dindar olmalıdır.Yani bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum.Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle Inanıyorum.Bilince aykırı, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor. Oysa, Türkiye'ye bağımsızlığını veren bu Asya milletinin içinde daha karışık, yapmaca, batıl inançlarda bir din daha vardır. Ancak bu cahiller, bu acizler, sırası gelince aydınlanacaktır.Onlar ışığa yaklaşmazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir.Onları kurtaracağız. "