31 Temmuz 2009 Cuma

Mahallemizin çılgınları....

Uzun süredir internete giremiyorum.
Bilgisayarımız arızalandı.İki senedir sürekli arızalanıyor,yeni bir bilgisayar gerekiyor ama sürekli direnme halindeyim(tamamen duygusal :-)).
Kardeşimin evindeyim şu an ve hemen fırsatı değerlendirip,biraz gezineyim dedim.
Bizim mahallenin gençlerinden bir kısmı,her zamanki deliliklerini belgelemişler ve facebookta yayınlamışlar...
Benden kaçmaz deyip,sizlerle paylaşayım dedim...
Daha önceki çılgınlıklarını da yayınlamıştım hatırlarsanız...Hareketli fotoğraflar çekiyorlar artık...









Şimdi biraz da sizlerin yazılarınızı okumaya gidiyorum....

14 Temmuz 2009 Salı

TüTü!nün maceraları....

Sadece Ayşegül'ün maceraları var sanıyorsunuz değil mi?
Yanıldınız!
TüTü de bir çok maceraya el atmıştır....Aslında her birine ayrı öyküler uydurmak isterdim,ama gecenin bir yarısı,tesadüfen bulduğum bu fotoğrafları,ancak yayınlayabileceğim...Öykü uyduracak zamanım yok anlayacağınız....
Buyrun o halde....

TüTü Ablasıyla dans ediyor...
TüTü Gül olmuş...
Erzincan'da arkadaki dağlarda kar olmasına rağmen,23 nisanda giydiği kıyafetin altına kilotlu çorap giymediğine pişman ,donan bir gösterici olarak geçite katılıyor....
Burada bir gülü sergiliyorum.Gramafon kağıtlarından olan yaprakların beni ısıtması için dua ederken soğuktan tir tir titreyen bacaklarımın üstünde durmaya çalışıyordum.İnat etmeyip,annemi dinleseydim,yaprakların altına boğazlı kazak giyip,ayağıma da yünlü külotlu çorap giyecektim....
Bir haftalık bir griple atlattım o soğuğun ardından...

TüTü dansta...
Başka partnerim olmadığı için sadece ablamla dans ederdim...Farkındaysanız hep aynı pozisyonda dans ediyoruz...Yapışık ikizler gibi...Yani,siyam ikizleri...
:-))



Yine dans...
Kapı gıcırtısına oynuyormuşum herhalde...Baksanıza,yine pistteyim....

TüTü parkta...
Hanım hanımcık otururmuşum hep...


TüTü salıncakta...
Evimizin bahçesinde hep varolan salıncak için kavga etmeyelim diye,annem akrabamız olan Nurten ablamla birlikte üçümüzün sığacağı genişlikte salıncağı kurunca,hepimiz keyif almışız...
Tabiii ben çoğunlukla orada yatıp uyurmuşum ve diğer iki kişi sinirden köpürürmüş....

Aslında inanılmaz güzel fotoğraflar var.Ama tarayıcımız olmadığından,ancak fotoğraftan fotoğraf çekebildik...Geçen sene kızım çekmişti bunları,ancak bulabildim...
Diğer fotoğrafları da internet cafelerden birinde yaptırabilirsem,maceraya devam....

10 Temmuz 2009 Cuma

Bu haftanın ilginç ve şaşırtıcı olayları...Benim için İkisi de dehşet içeren...



Uygur Türklerini hep tarihte kalmış gibi düşünürdüm....

Oysa günümüzde yaşayan ve belli bir coğrafyaya sahip olan bir ulusmuş...

Kendimizi ,özellikle tarihimizi çok az,hatta bu aşamada tamamen bilgisiz olduğumuz için kınıyorum...

Keşke bu şekilde öğrenmeseydim.Çatışma haberlerini ilk duyduğumda"hadi canım"dedim.Gerçekten çok şaşırmıştım.Hem Uygur Türklerinin yaşadığına,hemde nedense böyle bir ulusun oluşu daha çok Rusya topraklarında yaşıyor olabileceğini düşünmüşüm...Çin'de böyle bir halkın yaşadığından haberim yoktu...Belkide Çin'i hep sade Çin olarak düşündüğümdendir... Gerçi sınırlara bakacak olursak,bimece gibi...Rusya ile içiçeler sanki....Hangi sınır içindeler çözülebilecek gibi değil...


İnanılmaz haberlerle karşılaşıyoruz irdelendikçe
olayları....
Hemen şöylesine bir bilgi sahibi olmak için internette bir araştırma yaptım.

Göç olaylarıyla oluşan bu toplum hakkında daha çok bilgi edinmem gerektiğini biliyorum...Ama bu olayların aslında çok daha vahim sonuçlarını duydukça üzüntüm artıyor.156 ölünün olması yaralıların bir kısmının hali bile çok ürkütücü...Aslında 600 ölünün olduğu ve tıp fakültesinin önünde iki kişinin parçalara ayrılan cesetlerini ellerinde sallıyorlar söylentilerinin bile,orada bir savaş değil,bir vahşetin yaşandığını gözler önüne seriyor...

Biz sadece izleyebiliyoruz.Umarım hükümet buna bir çözüm bulur...

Bilinmeyen eziyetler yaşanıyor gördüğümüz kadarıyla...Çin mallarının yakılıyor olması,protestoyla destek olunabiliyor ve engel olunacaksa bilemiyorum ne derece etkili ve doğru olabilir?Bence yasal bir çözümle sonlandırılmalı...


Rabia Kadir.



Çok ilginç bir kişilik olarak ve aniden karşımıza çıkan bir lider....

Ancak günlük olayları takip ederek bilgilenebiliyoruzruz,bu yeni olaylar nedeniyle...

..................................................................................................

Bu sabah saat 10 gibi televizyonda kanalları gezerken,TRT gap'ta bir ropörtaj ilgimi çekti ve seyretmeye başladım."Evlilik Hikayeleri"



Konu:
Berdel!


İnanılmaz güzel bir programdı...

Memnun olan olmayan herkes fikrini çok güzel açıklıyor.Özellikle kadınların konuşmalarına bayıldım...

Bir çoğu bu durumdan hiç memnun değil.

-"Bizi tutmuşlar bırakmazlar.Bizim buralarda kadını hiç düşünmezler.Fikrimizi sormazlar...Çünkü bizde, kız dışarıya verilmez."

Bir diğeri;
-"Benim canım çok yandı.Kızımı asla berdele vermem.ÖLÜRÜM VERMEM!Benim hayatım yıkıldı onlarınkini yıkmam."

Aynı kadın;
-"Evet biz Berdelle evlendik ama birbirimizi sevdik.Ama abim anlaşamadığı için yrıldı,durum böyle olunca bende evimden kovuldum.Memedeki bebemden ayırdılar beni,oysa biz mutluyduk.
Bu berdel kötü,hem de çok kötü.Mesela en basiti,abim karısına elbise almasa bana da alınmaz,onlarda kavga varsa bizde de kavga olur.İyiyse bizde iyi oluruz"


Yaşı ilerlemiş bir adam;
"-Berdel,dört kişinin kaderini çizer,bu dört kişinin kaderini bağlıyor bu gelenek.Asla değişmez,adeta kanun gibi olmuş.İyi mi derseniz hayır derim"diyor.

Gençlerden biri;
-"Kızkardeşimi yabancılardan biri görüp beğenmişler,gelip çayımızı içtiler ve istediler.Dayım hemen duymuş.Atlayıp geldi.Dışarıya kız vermeyelim,benimde kızım ve oğlum evlilik çağına geldi.Berdel yapalım da aramıza yabancı sokmayalım dedi.Babam da kabul etti.Ben istemesem de kabul etmek zorunda kaldım.Ama ne kadar mutlu olsam da,kızkardeşimi dövdüğü an ,ben de onun kardeşini dövmek zorundayım.Berdelin kalkmasını istiyorum.Ama bu başlık parasının kalkmasıyla olur,o zaman berdel de kalkar."

Yine yaşı ilerlemiş biri,karısı yanındayken;
-"Berdel anlaşamadın,bırak olursa eğer,ya başlık parasını geri ödeyecek,ya da diğerleri de ayrılacak.Dört kişinin kaderi bu anlaşmaya ya da anlaşmazlığa bağlı oluyor.Çok intihar eden ve kan davasına dönen olaylar olmuştur etrafımızda."

Peki,aşk yok mu,sorusuna,yine hafifçe bıyıkaltı gülümseyen 50 yaşlarında bir adam şöyle diyordu;
-"Aşk olmaz mı? Olur,hem de nasıl olur.Aşık olmayan insan olur mu?Mesela ben ,askerden döndüğümde amcamı ziyaret ettim.O sırada Hatice'yi gördüm.İçim bir tuhaf oldu ve 'ban varır mısın'diye sordum.'hayır' dedi ve içeri koştu.Ben de onu kovaladım,tam yakalayacaktım ki amcam gördü."Ne oluyor?"diye sordu.Ben de"elinde hurma var bana vermiyor "dedim.İşte aşk bu!
:-))
Ama para yok,pul yok.Ne yapacağız,babam kızkardeşimi de onun abisine vermeye kara verdi.Berdel böyle birşey.Başlık parası olmayınca bu çözüm oluyor...

Çok güzel bir programdı.Herkes açık açık düşüncelerini anlatıyor...Bu güzel olan yanıydı tabiiki...



İçim titredi aslında...

Biz kuzenler,altalta üstüste kavga ederken,kardeşten öte birşey düşünemezdik,düşünemeyiz de......

Böyle bir olayı yaşamış olsaydık ne olurdu düşünemiyorum bile....

Sanki kardeş kardeşe evlenmiş gibi...

Ürkütücü!

İçinde olanlar da hiç mutlu değil....

Umarım yeni nesiller için bir çare olur bu programlar....,

Özellikle kadınların korkusuzca fikirlerini aktarmaları çok ilginç ve hoş bir sürpriz oldu benim için.

Müthiş sevindirici bir görüntüydü benim için...

Bence onlar duyulmalı....
Ve bu olaylarla duyulmalı...

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Su etrafı kirletmez.....


Birçok kişi hayvanlar kapılarına alışmasın diye bunu yapmak istemiyor.Belki şehirleşmenin getirdiği bir davranış olabilir bu.Ama ,merhamet ve empati duygusu her insana verilen bir duygudur.
Bu yüzden,balkona konulan bir kap su,oradan geçen bir kuş için bile bir yaşam kaynağı olabilir...
Büyük pet şişelerinin üstünü kesip atarak içine su doldurup bir köşeye koyabiliriz.Yoğurt kapları boşalınca çok geniş su kabı olabilir.Bu ağı genişletmek için,lütfen hep beraber destek olalım.
Benim bahçemin içinde yapıyordum bu tür bir yardımı...Şimdi dışına koyacağım.Gerçi çocuklar top oynuyorlar ve devirme ihtimali çok fazla ama sürekli kontrol etmem gerekecek...
LÜTFEN İHMAL ETMEYELİM !
BU KAMPANYA HALİNE GELEN HAREKETE DESTEK OLALIM !

4 Temmuz 2009 Cumartesi

İstanbul'un temiz denizi de varmış....

-"Anne,biz yarın denize gitmeye karar verdik."
-"HAAYIIIRRRR!"
-"Niye anne,biz kararlaştırdık."
-"Ah!Özür dilerim oğlum,18 yaşına geldiğini unutmuşum,danışmadan gidebilirsin tabiii....SEN DAHA 15 YAŞINDASIN VE BEN İZİN VERMEDEN GİDEMEZSİN!aYRICA NEREDE GİRECEKSİNİZ?SANKİ TEMİZ DENİZ VARMIŞ GİBİ,BİR DE BOĞULMA OLAYI VAR...BEN NASIL YETİŞİRİM?
-"Ya anne! Mali abinin teknesiyle açılacağız.Hani geçen sene gittiğimiz yer var ya işte orada...Sen de kıyıdan takip etmiştin bizi....
-"Peki bu adam hepinizi nasıl koruyacak?
-"Anne en küçüğümüz 15 yaşında(kendileri oluyor bu yaştakiler),hepimiz de yüzme biliyoruz,birşey olmaz...
-"OLMAZ! Ya akıntı alıp götürürse....
-"Anne yaaaa,hadi ama,herkes gidecek....İstersen çay bahçesinden gel seyret bizi...
-"La havle!"
-"Hadi,hadi gidiyorum değil mi?
-"Önce teyzenle bir konuşmalıyım."(Arkadaşınınkocasının teknesi olduğu için)
-"Çok gıcıksın anne!"



Bir tekne gezintisinin görüntüleri....




Bu kanatlanıp uçan şahış,1 ay önce askere uğurlanmıştı...Gideceğine 3 saat kala,evinin önünde geri geri gelen bir servis arabasının çarpması sonucu ayağı sakatlandı.Ona rağmen yine de iptal etmedi ve gitti.Komando olarak atanmıştı,ancak bu kaza sonucunda maalesef komando olamadı.Bir haftalık izne geldi ve bizimkilerle beraber geçirdi bu tatilini...
Şimdi egede bir yerde orduevinde askerliğine devam edecek...
Komando hayalleri sona erdi....
Benim sırığım farklı bir çivileme dalışı....
Yeğenimin ilginç pozlarından biri....


4 saatlik bir yüzmenin sonucunda,deniz analarının istilasına uğrayınca çıkıp geldiler....

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Terkedilmiş masumiyet (fotoğrafın dili-15.çalışma)

Gözlerinde derin bir keder vardı...
Bunca yılın ardından terkedilmek,hem de hiçbirşey söylemeden,tüm anılarının izlerini taşıyan eşyalarını da götürmek" neden" diyerek, düşüncelerinde isyan ediyordu...
"Nasıl anlayamadım,niye hiçbir sızıntı yokken yaptı bunu?"
"Niye hiçbir şey söylemedi,acaba diyemedi mi?"
Aşkın sızısıyla,neler düşündüğünü,neler düşüneceğini bile anlayamıyordu ki....Masumiyetin ta kendisiydi yüzüne yerleşen...Kötülük olmadan,nedenlerin içinde kaybolmak!
"Neden kayıtsızsın,arasana,neden elin kolun bağlı bekliyorsun?" diyenlere,gidene olan özlemini anlatsa,anlayabilecekler mi acaba?
Kendi bile anlayamazken,ne anlatacaktı ki ?
Sadece kederli gözlerle bakıyordu etrafa....
Hatırlayacağı,koklayacağı,sarılacağı bir eşya bile kalmamıştı ki,teselli bulabileceği her şeyi götürmüştü...Peki neden?
Cehennem gibi bir yanlızlık içindeydi...Sadece etrafında ağıt gibi uğuldayan lanet eden konuşmalardan uzaklaşamıyordu...Kapıyı kapatıp,kendini içeriye hapsederek özgür kalmayı seçti...
"Keşke hiç büyümeseydim"diyerek annesinin kucağına süzülüverdi...Anne de bir o kadar sessiz kalarak,paylaştı onun kederini,acısını..Onun kadar şiddetli hissetti bu yalnızlığı...Sıcacık kollarıyla sararak,yorgun bedenini dinlendirmeye çalışıyordu masum kızının...
Oysa o,hatıralarından bir müze yaratmıştı bile içinde...Gözyaşı bile dökemiyordu...Ne olursa olsun bu birlikteliği kirletecek hiçbir düşünceyi getirmeyecekti aklına...Ta ki,tasasız düşüncelerine,yeni duygular tecavüz edene kadar,kendini yiyip bitirmeyeceğine söz verdi kendi kendine....
Bu düşüncelerin huzuruyla uyudu ,çıplak evinin içinde,annesinin kucağında.....

Bu hikayeyi Öykü Atölyesinin Fotoğrafın dili(15.çalışma) için yazdım....

Ne,nedir,ne değildir?