"At bi beşlik,bakayım be falina"
Biraz daha devam etseydim,kesin bu kalıba girerdim...Köşesinden döndüm demeliyim..
Merak ettiğinizi biliyorum ve anlatıyorum...
Bilirsiniz..
Apartmanda arkadaş toplantıları çok güzel olur..
Özellikle kış günlerinde doyum olmaz...
-"Haydi kahve yapıyorum gelin" diyerek çağrılmalar sonucunda,ister istemez fincanlar kapatılır,ama kimse bakamazdı...
Tabii en kahraman Rıdvan ben olduğum için,hemen atladım ve renk olsun diye,
-"hadi ben size birşeyler atayım bari "diyerek,ilk fincanı elime aldığmı hatırlıyorum...
(Kesinlikle bu işin evvelini anlatmalıyım size..Çocukluğumdan beri,özellikle bulutlara bakarak şekillerden hikaye çıkarmayı seven biriydim,sürekli değişen bulutlar,değişen hikayeleri doğururdu.Biten sulu yemeklerin tabakta bıraktığı şekiller bir konuydu benim için..Çay dökülür,şekillerden konu çıkar,sulu boya yaptığımda boyarken bile çıkan şekiller hayal gücümü harekete geçirirdi.)
Bu yüzden bir kahve fincanına bakmak ne kadar zor olurdu ki benim için...
Başladım döktürmeye...
Tabii, bir toplulukta bunlar bir sohbettir benim için ,bir renktir sohbetlerde...Çoğunlukla kahkahaların yükseldiği bu kahve fallarında,farkında olmadan kısır bir döngüye girmiş oldum..Belli ki anlatımlarım keyif veriyordu...Anlatmak bana da iyi geliyordu..Ve hepimiz keyif alıyorduk...
Gittikçe alışkanlık yapmaya başladı bu durum...
Arkadaşlarımdan bazıları,işin dozunu artırıp,ne zaman evlerine misafir gelse beni çağırmaya başladı...Yavaş yavaş bu durum beni rahatsız etse de hiç birini kıramayacağım için,gidiyordum..Bir kaç ortamdan sonra,anladım ki insanlar anlattıklarım konusunda bana inanmaya başladılar....Halbuki şekillere isim vererek konu yaratıyordum..
Özellikle ikisini anlatıyorum....
1-Fincanda,yatan bir ihtiyar şekli gördüm ve ağaçların bol olduğu bir tepe gibi bir yer mizanseni var..
"Yakınlarından ,yaşlı hasta biri var sanırım.Öleceğini bilen biri..Çok güzel ve tepe bir yerde gömülecek."dedim ve ben unuttum...
İki hafta sonra ,kadının babası aniden hastalanıyor,kanser olduğu için öleceğini söylemiş,vasiyetinde bilmem neredeki tepeye gömülmek istemiş..
Alın size,çıkmış bir fal.!
2-Yine bir arkadaş misafirleri için beni çağırdı..Tam 6 kişi...
"Yok daha neler"dedim ama baktım...
Seri halde bakıp kalkayım dedim...Bir tanesinde,başında hare olan bir genç çocuk gördüm.Aynen anlatıyorum:
"Bir çocuk var,intiharı düşünen ve sürekli etrafınına üzüntü veren..Şimdi de hasta yatan bir arkadaşı için çok üzülüyor ve bir pencere görüyorum.Takibe alınması gerek,camdan atlayabilir..Bu bir erkek ve kız arkadaşı için gözyaşı döküyor "dedim ve başımı kaldırdığımda kadının ağladığını gördüm..ve diğerlerinin ağzının açık olduğunu gördüm ve çok üzüldüm..Ne olduğunu sorduğumda,kadının oğlu sürekli intihar etmeye kalkışırmış,sürekli psikologlara taşınıyorlarmış meğerse..Ve kız arkadaşı lösemi olmuş ve hastanede yatıyormuş..
Nasıl üzüldüm anlatamam..Yaaa bu bir fal ,ben atıyorum dedim ama bu insanı çok üzmüş oldum...
Bir ay sonra arkadaşım telefon açtı,kadının bana teşekkür ettiğini söyledi..Nedenini sorunca,oğlunu pencereden atlarken yakaldığını ,eğer ben uyarmasaymışım takibe alamayacağını ve oğlunun şimdiye ölmüş olacağını söyleyince.."tamam!"dedim.."olay burada biter'"...
Bu iki olayı özellikle anlattım..Artık bu keyfin tadı kaçtığı için bırakma sebebimin bu iki olay olduğunu bilmenizi istedim...
Halbuki,ne kadar güzel şeyler anlatıyordum..Kısmetler diyordum,tipleri tarif ediyordum,düğünler dernekler,numaralara göre bilet almalarını,sınavlarda ne kadar başarılı olduklarını,kapris yaptıklarını,eşlerinden özür dileyerek mutlu olmalarını,üç vakte kadar,beş vakte kadar ,toplu para,kısmet ,uzun boy,kısa boy,diyerek keyif almalarını sağladığımı sanırken,bende kendimi kaptırmış gidiyordum..Bu işin bağımlılık yaptığını ve insanların beni gereğinden fazla ciddiye aldıkları görünce tedirgin olmaya başladım...
Hatta bir arkadaşım bunu para karşılığında yapmamı söyleyince işin dozunun kaçtığını anladım..
Benden beklentileri çok üst düzeye çıkmaya başlayınca bende alarmlar çalmaya başladı..
Ve fal olayını sonsuza kadar kapattım...
Kahve hiç içmem,ama kokusunu o kadar severim ki,Eminönü'ne gittiğimde kahveci Mehmet Efendi'nin olduğu sokakta biraz dolanırım o kokuyu içime çekmek için...Bu çok farklı bir hazdır benim için...
Ama,
Sonuçta,sahip olduğum bu özellik,arkadaşlarımın ruhsal durumu üzerinde kötü etkiler yarattığını anladım.Reaksiyonumda haklı olduğumu düşünüyorum....
Hiçbir temele dayanmayan bu görüşlere inanmaya devam edeceğiz galiba...
Çünkü geleceği merak etmek çok doğal bir özellik,değil mi?
Fala inanmayın ama falsız da kalmayın!
13 yorum:
Ne zaman müsaitsen haber et, kahve içmeye geliyorum.
(Aslında fala hiç düşkünlüğüm yoktur).
Sevgiyle kal...
Sevgili Tütü kahve olurda falsız olurmu dimi.. ama dediğin gibi bu biraz eğlence, biraz ümit duymak için bahane olunca güzel. Bence de sen doğru yerde bırakmışsın ;)))
Sevgiler.
sevgili tütü,
baştan keyifli gibi geliyor ama sonra garip bir şekilde gözmü alışıyor ne birsürü sey görmeye başlıyorsun.Aman aman bıraktığın iyi olmuş..
Benzer olayı ben de yaşadım. Şaka olsun diye fal bakayım dedim. Sonu gelmemeye başladı. Şu var: bir şeyler uydurduğunda iç içe geçmiş hayatlarda ve ihtimal uzayında bir yerde kesişiyor, tutarmış gibi oluyor. Ama senin ki fena tutmuş TüTü :)
Gerçekten eğitim seviyesi ne olursa olsun insanlar çok ciddiye alıyorlar. Ben de bıraktım sonra. Aman ha neme lazım!
Ahh,ah!
Sen yeter ki gel Nur hanım!
Ne kadar mutlu olurum anlatamam..
Başımın üstünde yeriniz var...
Sohbetimizin güzelliğinden fal aklımıza bile gelmeyecektir....
Saygılarımla...
.............................
Bazen,bazı ortamlarda,dedikoduya kayma olur ve bir bakmışsın ki paparazzileri aratmayacak konular konuşuluyor yıldız yağmurları...
Ben de bundan hoşlanmıyorum..
Hatta,her buluştuğumuz günün bir adı olsun ve herkes kendi fikrini ve tarzını ortaya koysun demiştim yıllar önce...Ama bu "gün" kültürüne ters düşen bir düşünce olduğu için pek tutmadılar..Ben de konuyu dağıtmak için,gırgır ve şamata olsun diye başlamıştım bu fal hikayesine...
Cem yılmazı aratmayacak kadar esprili geçiyordu,gülüyorduk...Bambaşka bir keyifle geçiyordu toplantılarımız...Keşke aynı şekilde devam etseydi...
Neşelenmek kadar güzel bir şey var nıdır acaba?
...............................
Sevgili tabiat ana,
Bu bir keyifti...Ama dozu kaçtı...Adeta umut kapısı gibi görülmeye başlanınca,kendimi önünde küresi olan falcılara benzettim bir an kendimi...
Aman Allahım!
Hunganga gibi....
Şükür kurtardım kendimi...
..............................
Çok doğru nt,
Göle maya çalmak gibi..Benim haricimde herkes gölü yoğurt gördü...
Gerçekten de tesadüf fena tuttu!
Ama ben tip tarif ederken de herkes "olamaz,sanki görmüşsün gibi"demeye başladılar..
Ben neymişim meğer(!)
Dediğin gibi;Aman ha neme lazım!
insan kahve falı baktığını söylemez mi hiççç.pazar günü ablam kahve yaptı gel özlem karşılıklı içelim dedi bende hemen fal bakarsan tamam dedim:) tabi o da bakmadı bende kendim kapadım.
sonuç mu hiç birşeyden anlamadım tabi ki.
bence iyi olmuş bırakman yoksa adın kahveci tütüye çıkardı.
Anlattıkların gerçekten ilginç ama bence yaptığın sadece şekillere bakıp öykü yaratma değil sanki o anda telepatiye de geçmişsişn karşındakilerle... Ne garip değil mi ? Ara sıra bend efal bakmayı hiç bilmediğim halde arkadaş toplantılarımızda elme fincanı alıp öykler yaratmaya başlıyorum ve çok gülüyoruz, çünkü ilk cümleden sonra falı dinleyen beni doğrulayan ya da istediği noktaya getiren açıklamalar yapıp yönlerndiriyor öykümü. Sonuçta esprili oluyor ve eğleniyoruz. Ama dozu kaçırmamak deyince irkildim doğrusu .
Vallahi fal olayına milletçe meraklıyız,son zamanlarda kahve sizden fal bizden modunda cafelerin çoğalması da göstergesi olsa gerek,hani sanki abartmışız olayı biraz..Bana gelince,cafeye gidecek kadar değil ama eşime fal baktıracak ve ağzım açık dinleyecek kadar bu konuda uçmuş biriyim:)Eeee ne de olsa 4 tane hamile arkadaşımı hiç tanımadığı halde isim harflerine kadar bildi yani:))
Hani hoş sohbet esnasında bir iki güzelde dediğin gibi,iş sıra sıra kahve fincanlarına gelmeye başlayınca işin tadı kaçıyor,haklısın.
Beni ne kadar güldürdün hislerim ve ben,
Kahveci TüTü!
Aslında "Falcı TüTü" daha uygun olacaktı,eğer devam etseydim...
.............................
Bir konuda çok haklısın hayatta giderken,
Öykü anlatmaktan değil,telepati gibi olduğu doğru...
Ama ben konuşurken herkesin susmasını istiyorum..Kaptırmışken kimsenin araya girmesini istemem çünkü...Galiba karşı tarafın vücut dili da beni yönlendiriyordu...Ama nereden bakarsan bak,her fincan bir kitap için konu oluşturabilecek kadar konu dolu olabiliyor...
Sevgili Aylin,Ben senin düşünce gücünün çok kuvvetli olduğunu sanıyordum...Demek seni besleyen bir başka kaynak daha varmış evde... :-))
İnsanlar,duygu ve anlamlarını,kendilerini yönlendiren sözcüklerin önderliğinde,yaşadığı duygunun farkına varabiliyor,bir fincandan dökülen sözcüklerle...Anladığım kadarıyla ,eşin insan psikolojisinden çok iyi anlıyor..Onu kutluyorum..
Ama dikkat!
Umut dolu sözlere ihtiyaç gün geçtikçe fazlalaşıyor..Bu da daha fazla fincan demektir....
tütü ya bende falcı yazacağıma kahveci yazmışım bence çok güldüm amaaaa
merak ettiğim bi şey var TÜTÜ nün anlamı ne?
Tütüm bende buna benzer durumu yaşadım ama artık kahve falı bakabileceğimi kimseye söylemiyorum ve gariptir, şekillere bakmaktan çok o anda içime doğanları söylüyordum ve tabi ben hiç birini hatırlamıyordum ama birsüre sonra abonelik durumları oluşuyor en iyisi bakmamak, sevgiyle kal, Allah oğlunun yardımcısı olsun, yüreğinden ne geçiyorsa, hayırlısı neyse onu kazansın, hadi iyi haberleri duyup kutlayalım inşallah...
Sevgili hislerim ve ben,
TüTü isminin nereden kaynaklandığını anlatan bir yazı hazırladım...O kadar merak eden var ki....Bak bu sayede bir konu daha ortaya çıktı...
Sevgiler..
...............................
Sevgili Sofi,
Fırat için dileklerine teşekkür ederim..Dilerim güzel bir okula girebilir...
İkimiz bir araya gelirsek,sohbetimize doyum olmayacak galiba ...Ne dersin?
Öpüyorum seni...
Yorum Gönder