Bu resimde bir yeni yıl mesajı varmış...Bana zor geldi,ilgilenemedim...
İsteyen bakabilir.www.ataloggs.com/yeniyil/
İlginç olduğu için ilgimi çekti.Umarım yanlış birşey çıkmaz.Bulan olursa bana bildirebilir mi?
İsteyen bakabilir.www.ataloggs.com/yeniyil/
İlginç olduğu için ilgimi çekti.Umarım yanlış birşey çıkmaz.Bulan olursa bana bildirebilir mi?
Tam bir karmaşa içindeyim...
Çok uzun zamandır,bilgisayarlarla çatışma yaşıyorum...
Şeker bayramından beri evdeki bilgisayar,mehter takımı gibi bir ileri iki geri gide gide en sonunda kurban bayramında tamamen durdu...Yaptıracak zamanı kendime ayıramıyorum,çocukların da okulları müsade etmiyor.Anlayacağınız bilgisayarı tamir ettirecek zamanı bulamıyoruz...
İş yerimdeki bilgisayar,olabildiğince yavaş ve sadece maillerimi okuyacak kadar açılabiliyor.Cevap bile yazamıyorum.MSN tamamen kapalı...Çok aktif bir muhasebe işlemleri olmadığı için müdahele etmiyorlar...Umarım yeni bir bağış yapılır da yeni bir bilgisayar gelirse herşey normale döner...Dernek olduğu için bu ihtimal yüksek....
Kızkardeşimle aynı sokakta oturmamıza rağmen,geç geldiğimiz için,bırakın internet için gitmeyi,haftada bir selamlaşabilirsek ne mutlu bize...
Yani,
Bilgisayarda,gezinip blogları okumak zorlaştı,bilgisayarın yavaşlığı nedeniyle,günde ancak beş altı tane ziyaret gerçekleştirebiliyorum.Bu yüzden uğrayamadığım dostlardan özür diliyorum...Zorunlu ara vermek zorunda kaldım çünkü... En kısa zamanda evdeki bilgisayar için zaman ayırmalıyım ki sizlere kavuşabileyim...
O kadar çok fotoğraf ve konu birikti ki,zaman aşımından dolayı belki de hiç yayınlanamayacaklar... Hep internetten resimler konulara eşlik ediyorlar...
Ama yine ,ancak internetten bulabileceğim bir resmin haberini yazacağım...
ÇILGIN İHTİYARLAR!
Dün akşam bu iki sevimli dostun yaptığı eylemi izlerken gözlerim doldu inanın...
TEMA Vakfı Onursal Başkanı 87 yaşındaki Hayrettin Karaca ile 94 yaşındaki Sümerolog Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Meclis önünde vatan toprağının satılmaması için sessiz bir eylemle seslerini duyurdular...
Topraklarımızın yabancılara satılmasını protesto ederken bile sarfettikleri sözler,nezaket yüklü ikazlardı.İkisiyle de gurur duydum,nihayet bir ses çıktı diye...Yanlarında yer almayı çok isterdim.Ankara'da bugün de tekrar orada olacaklar.Meclisin önünde,umarım çok katılım olur...
En başta eylemlerinden bahsetmeden önce Hayrettin bey'in şakası,anlam yüklü bir şakaydı...
"Ben ,bana uygun bir hanım,Muazzez de kendine bir koca bulmak için toplandık burada" deyince Muazzez hanım dayanamayıp açıkladı eylem sebeplerini...
Ben utandım,ama gerçekten utanması gerekenler ne yapıyor acaba?
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&Date=24.12.2008&ArticleID=914147
Benim güzel dişlerim!
Biraz daha dursaydınız keşke...Son zamanlarda beni terketmek için adeta yarış halindesiniz neredeyse...
Halbuki size ne kadar da iyi bakıyorum...
Ya da bakamıyor muyum?
Günde en az iki kez fırçalamak, yetmiyor size demek ki...
Diş macununa limon ve karbonat karıştırıp haftada bir kez peeling gibi derin temizlemem bile işe yaramıyor artık...Hele başlattığınız ağrı kampanyanıza ne demeli...Kulaklarım dahil,beynime giden her yolu İstanbul sokaklarına benzetmeye çalıştığınızın farkındayım...Sokak taşlarını sökerken çıkardıkları sese benziyor yarattığınız ağrı...
İnleyen nağmeler dökülüyor son zamanlarda dudaklarımdan...
Efendim? Yaşlanıyor muyum?Hadi canım, o kadar oldum mu?Durun yahu,henüz 49 yaşındayım,acele etmeyin...
En iyisi doktor yolları sanırım... Yaşlılık mı öğrenelim bakalım....
Hemen araştırmacı gazeteci yanım,diş hakkındaki eksiklerim neymiş öğrenmek istedi...
Hiç kiraz ağacına çıkıp,dalından koparıp yerken,bir yandan da küpe yaptığınız kirazların tadının unutulmaz olduğunu bilir misiniz?
Şeftali ağaçlarının reçinelerini tattınız mı hiç?Dut ağacını silkelemenin ne olduğunu bilenleriniz kaç tanedir?
Okula yürüyerek giderken,kaç kez koyun ya da keçi sevdiğimi hatırlayamıyorum bile.Halbuki şehir içinde oturuyorduk.Ama yeşil alanların çok olduğu zamanların insanı olduğum için mutluyum.Koyun,keçi,tavuk ve kediler arasında okuduğum kitapların satırlarını bile hatırlıyorum.Farklı kokarlardı.Mahalledeki çocuklarla,kitap yarışı yaptığımızı ,özellikle Ayşegül kitaplarının kuşe kağıda,pırıl pırıl basılmış basımlarından ve 6-7 yaşlarımdaki anılarımdan söz ediyorum.
Defter ve kitaba ne kadar önem verdiğimizi anımsıyorum da,kıyamazdım bir sayfaya...Şimdi bakıyorum da,koca koca defterler atılıyor,değersizce,pervasızca...
Bebeklerin haricinde ,hazır başka oyuncaklarımız olmazdı.Beştaş,kırktaş,çelik çomak,saklambaç gibi sokakta oynana oyunlarla yaratıcılığımızı ortaya koyardık.Yanaklarımız pancar gibi kızarırdı...AAAAA,bakın pancar dedim de,aklıma geldi.
Erzincan'da şeker fabrikasının yakınlarında otururduk ve pancar atıklarıyla hayvanlarını besleyenlerin bahçesinden çıkmazdık.Kocaman tümsekler olurdu,kuleler gibi.Tepesine çıkıp,aşağıya kaymak çok zevk verirdi.Çığlık çığlığa koşarak kayardık o tümseklerden aşağıya...
Annemin kuzinede yaptığı yiyeceklerin kokusu hiç gitmez burnumdan....Pancarları bile onun üstünde kızartırdı...Bir yandan fırınına attığı böreğin kokusu,bir yandan,iki çeşit yemek yaptığı kuzinenin tek başına bir kahraman olduğunu düşünürdüm...Annemin reçel yaptığı günler gözümün önüne geldi.Bir yandan salça yapılır,bir yandan çeşit çeşit reçellerin kokusu....
Dışarıda kaynayan sularda yıkanan çamaşırların kokusundan olacak ki,hala heryer sabun koksun isterim.Bahçede,ağaçtan ağaca asılan iplerdeki çamaşırların özgürce uçtuğunu hep düşlerim....
Bisiklet öyküm pek parlak değildir.Arkadaşımın iki tekerlekli bisikletine binerdim,birgün bisikletin önü çıkıp,sadece arkasıyla düşmeden inmeye çalıştığımda yaşadığım korkuyla pek fazla hevesim olmamıştır o nedenle...Ama üç tekerlekli bir bisikletle ufak bir kasabada yaşamak isterim...Bu da tabiiki Muğla'da hayata geçebilir...
Ben o zamanların çocukluğundan gelmekteyim.Ve o çağın çocuğu olarak,çocuklarımı nasıl yetiştiriyorum acaba?
Hazır ürünlerin içerisinde yok oluyorlar gibi geliyor...
Keşke bir zaman makinesi olsa da,çocuklarımı bir götürebilsem o zamanlara....
Allahtan çocuklarım,doyumsuz çocuklardan biri değil....
Daha ne çok anılar var bu düşüncelerde...Her akşam,oğlum ablasını,iş dönüşü,duraktan alır ve beraber gelirler...
Cumartesi akşamı,çakılımı,telefonla aradığımda,daha vapurdan yeni indiğini söylediğinde sesi çok iyi geliyordu...Yarım saat sonra,sırığım, ablasını arayıp,yaklaşıp yaklaşmadığını sorup telefonu kapattığında;
-"Anne,ablamın sesi çok kötü."dedi.
Aramak için telefonu istedim, vermedi.
-"Biraz sonra burada olur.Sorarız."dedi ve çıktı.
Geldiklerinde,kızım hemen odasına yöneldi(her gün öpüşüp selamlaşırız).Hemen ardından koştum.Yüzü allak bullak! Beni düşünsenize!Aklıma ne senaryolar geldi birkaç saniyede bilseniz!
-"Kızım ne odu?" der demez ,bağırarak ağlamaya başladı.
-"Gözümün önünde bir kadın öldü anne!"dedi .Ve sarılıp anlatmaya başladı.Ben rahatlıyayım mı,üzüleyim mi bilemedim...
-"Üsküdar'da motor iskelesinin hemen önünde yol ikiye ayrılıyor ya ,işte tam orada belediye otobüsü bir kadına çarptı,uçtu ve yüzüstü yere düştü.Anında heryer kan oldu anne.Ne yapacağımı şaşırıp'Ambulans çağırın' diye bağırmaya başladım.Baktım ki kimsede hareket yok ,ben aradım.İnsanlar niye bu kadar duyarsız bilmiyorum.Ambulans hemen geldi ama kadın iki kez çırpındı ve hareketsiz kaldı...İlk defa bir insanın ölümünü gördüm anne!"Diye ağlıyor durmadan.Sarılıp birlikte ağladık....
Devam ediyor,
-"Kimbilir kaç çocuğu var?Kim ,nasıl haber verecek onlara?Bizim gibi çocukları vardır,ne yapacaklar şimdi?Anne,lütfen dikkat et! Sen çok dikkatsiz yürüyorsun...Çok kötü çok...
Makineli tüfek gibi ,durmuyor....
-"Ya,bir insan yüzüstü dururken,ayakları nasıl havaya kalkar ki?Anlamıyorum...İki kez çırpındı ve durdu.Çok fenaydı anne..."
Gözler oldu,bir kurbağa....
-"Ölmemiştir kızım,bayılmıştır o.Yarın sorarsın,hangi hastaneye kaldırıldığını öğrenir ziyaretine gidersin" diyorum ki biraz rahatlasın...
-"Sorarım "derken mendille burnunu ve gözlerini siliyor,bir yandan da,insanların duyarsızlığından ve yarattıkları kalabalığın ne kadar bunaltıcı olduğunu söylüyor."Neredeyse çekirdek çitleyip seyredecekler"diye söylenip durdu."Otobüs çok hızlı girdi o tercihli yola,umarım cezasını çeker"..Yaklaşık iki saat sonra gözyaşları durabildi...Bir çay yaptım,kahvaltı gibi yemek yiyince biraz sakinleşti.Ama ömrü boyunca unutmayacağını biliyorum.
Ertesi günü ,dolmuş şoförlerine ve polislere sormuş,ama kimsenin bilgisi yokmuş...Hala araştırıyor,İnternetten bakmış bulamamış...
Kuvvetle ihtimal,kadın öldü...
Hiç görmediği ve tanımadığı biri için bu kadar gözyaşı.....
Canım kızım...