Sorumluluklarda yetersiz görülmek,karşındakinin bakış açısını görmemezlikten gelip,anne ya da baba olduğunu unutup,patron işçi ilişkisine dönüşen ilişkilerden nefret ediyorum!
Ve böyle olduğunda,zihinsel olarak uzaklaşır insan, aile bireylerinden...
İlişkiler bireysel ve kişisel ele alınıyor.Bu,ya anaerkil,ya da babaerkil ilişkiler oluyor.Evlatlar köle misali emir altına alınıyor.Anne ya da baba,hata yapmaz böyle durumlarda,ama çocuklar elli yaşına da gelse,emre itaat konumunda yerinde sayacaklar.Neredeyse bunu kural olarak görür bazı anneler ve babalar.
Oysa anne babanın tecrübesi,rehber olmalı çocuğa.Keşke herkes yerini bilse...İşte o zaman geriden gelenler,sorumluluklarını bilerek ilerleyecekler...
Anne babayı üzmek ne kadar yanlışsa,evladını üzmek de bir o kadar yanlıştır bence...Koruma işini abartıp,baskıyla çocuklarını fanus içine almaya çalışan büyükler,torunları da ele geçirerek,bir nesli uzun vadeli garantiye almak isterler...
Çizgiyi bilmeyen bir büyük olmak istemiyorum.
Evlat çatışması içine girmek istemiyorum.
Her bayram ziyaret zorunluluğu olmayacak bende,istedikleri zaman gelebilirler ..Dargınlığı yaratmazsan,barışmak için bayramı beklemek zaorunda kalmazsın.Sadece tatillerdeki özgürlüklerini baskıyla bana yöneltmelerini istemiyorum.Fırsat bulduklarında,eğer istiyorlarsa gelirler..
Ben evlatlarımı birilerine kötüleyecek kadar asla küçülmem,çünkü onları çok seviyorum ve sosyal olmaları için çok uğraştım ve hala gayret içindeyim.Onlara değer verdiğim için kendimi de geliştiriyorum,üstelik onlardan o kadar çok şey öğreniyorum ki,ufkum genişliyor.
Kendi duygu ve düşüncelerini yönetip,davranışlarını geliştiriyorlar.Doğru ya da yanlış,bana danışılmadıkça müdahele etmiyorum.
Ama yaptıkları davranışları anlamayıp"hayırsız bir evlat" olarak nitelendirip,etrafa kötüleyen davranışlar sergilersem,kendi evlatlarımı kendimden uzaklaştırırım..Kendilerine yeterli olmaya çalışırken,el uzatamamalarını,alehlerinde bir propagandaya dönüştürürsem,kendilerini arka plana atarlar,bu da bir anne,baba için en büyük ceza olur sanırım...
Talihsizlikler hep olur,depresyondaki kayıplar,modern yaşamın gereği gibi oldu adeta.
Bunları çok duyuyoruz .
Keder ve yas iç içe artık.
İlle de ölüm olması gerekmiyor,bazı anne ve babalar yaşarken evlatlarına ölüm acısını tattırabiliyorlar.Başka birine ilgi duyarak,eş ve evlatlarına karşı görev ve duygularını kaybeden ebeveynler,çocuklarına ölüm acısını tattırdıklarını bilmiyorlar.Ve sürekli evlatlarını eleştirip,başkalarıyla kıyaslayan ve yine başkalarına sürekli aşağılayarak kötüleyen,ama yüzlerine çok ilgili ebeveyn gibi rol kestiğini anlamadığını sandığı çocuklarının gözünde öldüklerini anlamıyorlar mı acaba?
Aile ilişkilerini travmaya döndürmemek için,nesiller kendilerini geliştirirken kendi yerlerini korumalılar diye düşünüyorum.
Kol kırılır,yen içinde kalır!
5 yorum:
Ne güzel yazmışsın..Gerçekten görev olduğu için değil isteyerek ve severek bayram ziyaretine gidilmeli.Sitem ederek insan sadece sevdiklerini çevresinden uzaklaştırır diye düşünüyorum.
Evet,sitem insanın içini acıtıyor Asortiğim...
çok güzel yazı, tebrikler
malesef gençler ailenin kıymetini aile kurmadan anlayabilseler...
Benim annemde okuyabilseydi burayı keşke.Kaç yaşıma geldim hala bana çocuk muamelesi yapmıyormu çıldırçam ya.Anneye babaya of denmez bunu bildikleri halde insanı gunaha sokmaları insanı deli ediyor.Bunun bir çaresi olabılırmı dersiniz:))İyi günler.
Yorum Gönder