1 Eylül 2008 Pazartesi

Bahçeli evde oturmak!



Meğer ne kadar kıymetliymişsiniz....

Meğer pek sosyetik yaşarmışız biz, sitede otururken...Her akşam belli saatte,kapıya koyduğumuz çöp poşetlerinin nasıl yok olduğunu bilmeden geçirmişiz senelerimizi...Belli bir düzen,rutine oturmuşmuş meğerse...Kapıcımızın kıymetini şimdi daha çok anlıyorum..

Bahçeli eve taşındıkten sonra,biriken çöpleri gördükçe,oğluma düşen görevler çoğalmaya başladı..Ve benim ağzımdan sürekli "Fıraatt" sözcüğü çıkar oldu...Önceleri hemen "efendim"diye cevap veren oğlumdan ,geç gelen efendim yerine geçen"haaaa","gene ne var anne" "anneee yeter"gibi efektli,hayvani bir tavırla,bıkkınlık sözcüklerini sıkça duyar oldum...tabii,hemen anne tepkileri gelince,tansiyon yükselten bir ortam oluşmaya başlıyor..."O nasıl bir ses tonu?","kendine gel","beni yanına getirme",gibi otoriteyi kurtarma çabaları başlıyor..

Veee en can alıcı cümleyi en sona saklıyorum,"Buraya gelmeyi sen istedin","şimdi üstüne düşen görevleri yapmak zorundasın".

Hemen fırlıyor"Anne,var ya çok gıcıksın","Bırak ,bilgisayardaki oyunum bitsin bari"

Ben"Hayır!","Hemen!"deyince de komiğine gidiyor...Gelip sarılıyor ve o meşhur şap şup öpmelere başlıyor...Benim hoşuma gidiyor,ama serde otorite var...Yarı kızgın karşı koymalarla,başımdan savmaya çalışıyorum..."Öyle dışarı çıkarken,süslenip püslenip,kokuları sürmeden önce,bunu haketmelisin!"

"Yok yok,sen çok garip bir annesin!".Sinirleniyor haspam!

Eline çöp poşetlerini tutuşturup,sırtına pat pat yapıp"hadi paşam" deyip,son noktayı koyuyorum...

Garip bir gülümsemeyle"hey Yarabbim"diyerek,kaderine boyun eğerek gidiyor zavallım!

Meğer,Pazartesi,çarşamba,cuma günleri çöp kamyonu kapımızın önünden geçermiş.Herkes ,akşamdan kapı önüne koyarmış çöplerini ....Boşuna yorulmuş oğlum...

Günleri kaçırmadan bekler oldum yollarını...Çok kıymetlilermiş çookk!

Öğreniyoruz...

Mahalle kuralları,ailemizin kurallarıyla biraz çatışsa da,bizi kendine kabul etti bile...

Üstünde durmadığımız ,önümüze hazır konan bazı hizmetlerin ,hayatımızı nasıl kolaylaştırdığını,ancak görev olarak yaptığımızda anlıyoruz....

8.kattan"Fıraaattt"diye seslendiğim zamanlar,sonradan cep telefonlarıyla aramaya dönüşmüştü...Hep panik haldeydim....

Şimdi kapıyı açıyorum...(Kapımız çaatt diye bir sesle açıldığı için)...Oğlum"Buradayız anne" diyor.Ardından koro halinde"Buradayız Tülay teyze"nidaları yükseliyor...Benim manyaklığıma mahellenin çocukları da alıştı...Ne zaman görseler "Fırat şurda"demeye başladılar...

Halbuki istediği zaman,basket ve futbol sahasına gidiyor...Haberim oldukça,isterse Fizana gitsin(orası neresidir hiç bilmem.Öyle öğretilmiş ya..)

Çöpten nerelere gittim...

Bahçede sürekli yapraklar birikmeye başladı...Rüzgar,başka yerlerden gazete ve benzeri şeyleri,adeta bana inat bahçeme uçurmaya başladı....Kanalizasyon çalışmaları yüzünden,köstebek gibi olan yolardaki,toprak tümseklerinden yükselen tozlar camlarda ayrı birikiyor,sıcaktan bunalmamak için açtığımız camlardan içeri ayrı giriyor...Bahçe hortumuyla camları ve bahçeyi yıkıyorum mecburen..Akan sarı suları görseniz hak verirsiniz...Sürekli temizlik yapar oldum.Eve bir giriyorum,bir karış toz!Ayrıca içeri sızan iki kedinin uyudukları yerlerdeki tüyleri temizlemek de cabası.... İmdaaatttt!

Allahım ! Çok param olsun,sürekli kadın tutacağım!

Yok ya! Hemen bir iş bulup çalışmalıyım...Yoksa gidişatım,pek hayra alamet değil bilesiniz...

Bahçeli ev! Bahçeli ev! Çok istiyordun,söylenme! gibilerinden sesler duyar gibiyim...

Bakmayın böyle söylendiğimeeee.....

Temizledikten sonra içtiğim çayın tadına da doyamıyorum bahçemde...Şimdilik çok bakımsız bir bahçe ama,hale yola koyacağım inşallah...Düzensiz bir bahçe olunca biraz sinirlerim bozuluyor ama,sebze ve çiçek ektikten sonra hiç çıkmam evden herhalde...Yeni taşınmanın verdiği çelişkileri yaşıyorum zaman zaman,o kadar...

Hemen düzen kurulmuyor.....Hele yıkık dökük aldığın bir yeri düzeltmek tabii ki,bu aşamalardan geçecek...Sadece temizlik çok yoruyor o kadar...Bir de yerle bir hizada olmak tedirgin ediyor beni o kadar...(iyi ki birşey yokmuş!)...Etrafıma bakıyorum,neredeyse sadece benim evimin camlarında demir var...Benden başka tedirgin olan yok...

Herşey bir yana....

Oksijen beni kendime getirdiğinde:"İyi ki taşınmışım"diyorum...

Alışacağız...

6 yorum:

Zerrin Pasta Evi dedi ki...

Sevgili Tütü'cüğüm,

Okurken Fırat'la diyaloğunuza çok güldüm. Bizim evde de çöp için olmasa bile bazen çöp için bile oluyor tamam sitede oturuyoruz ama, yinede kapının önüne çöpün konması lazım ben, eve geç gelince koymamışsa o zaman söylenmeye başlıyorum. başka nedenlerle de hep bu tarz konuşmalar oluyor :))

Tedirginliğinizi anlıyorum.Bende öyleyim.Biraz geç kalsa devamlı ararım.Hayat zor ve kötü...

Gelelim müstakil eve... Hep istemişimdir ama çekinmişimdir de..

Rahmetli annanemin vardı.Her sabah erkenden kalkar yaprakları süpürür,sonra yerleri şakır şakır yıkar,kahvaltı sofrasını kurardı.Ağaçlarının bol olduğu bir bahçeli evdi.

Bahçede yardıma ihtiyacın olursa seve seve çok anlamam ama yardıma gelirim :))

Sevgiler...

sufi dedi ki...

Sevgili Tütü'cük bu ne sürat.Günde bir iki yazı sana yetişmek mümkün değil.Gelelim bahçeli eve hele büyük şehirde, onun tadına doyum olmuyor doğrusu.Ben de İzmir'de bahçeli evde oturuyorum yediveren limon ağacı, mandalina, erik vb Tabii çöpleri de ben atıyorum.Allahtan senin yanında oğlun var, ya evlenip gitmiş olaydı!
Sevgilerimle.

etki alanı dedi ki...

Seninle tanışmak beni de sevindirir...Bu pazar internetteki arkadaşlardan bir kısmı bana gelecek...Ayşem düzenliyor...Peçeteden notlar...İstersen gelebilirsin...
İki anlamaz bahçede ne eğleniriz ama!

Çocuklar konusundaki panikliğim yaşları ilerledikçe yavaşlıyor.Umarım sakin atlatırım bu dönemi de...Ama kızım işten döneceği saatlerde yine panik oluyorum...Elde değil ki...

...........................
Aylak ve işsiz adam ne yapar savgili sufi....Ya televizyon seyreder,ya da bilgisayarın başından ayrılamaz...
Yakında arkası yarınlara başlarsam hiç şaşırma....

Oyy oy,evladını evlendirmiş mi biri? Eh! Darısı bana diyelim...Herkes yerini bulsun da,geriei önemli değil...Üşenmeyip ziyaret ettiğin için teşekkür ederim...

sufi dedi ki...

Canım bu pazara kadar torun bekliyoruz, yani uzun yoldan gelen bir yolcu bu.Çocuklarını merak etme diyemiyorum, çünkü ben de bir anneyim ya.Evlendirdikten sonra biraz daha rahat ediyorsun eşleri yanlarında oldukları sürece.Ama yalnızlarsa; ne yaptılar endişesi başlıyor yine.Sanki sürünün çobanı bizmişiz gibi evham ve vesvese veryansın ediyor bu koyunu.Sonraa hatırlıyorum ki koyun koyunu gütmez, Allah'a emanet olun diyorum.Zaten öyleler ya! Sevgilerimle.

Zerrin Pasta Evi dedi ki...

Davetin beni çok sevindirdi. Gelmek çok isterdim. Blogcu arkadaşlarla da tanışmayı... Bir dahaki buluşmanızda da haber verirsen sevinirim :)) Veya ben bir gün ziyaretine gelirim belli mi olur?
Sonbaharda bahçede oturmak da güzeldir. Sıcak bir çay eşliğinde ne dersin?

Ablamın düştüğünü söylemiştim.Boynunda fıtıkta bulundu.Boyunluk takacak bir müddet... Pazar günü onu ziyaret etmem lazım.Malum Pazartesi okullar açılacak yeğenlerimin işlerini halledeceğim.

Sevgilerimi gönderiyorum.

etki alanı dedi ki...

Sufi,gözümü korkutmadığın için teşekkür ederim...Hayatı özetlemişsin...

.......................

Sevgili Zerrin,
Tekrar toplandığımız zaman,mutlaka haberin olur...Çağırmayı unutursam diye şimdiden davet ediyorum....Yazılardan anladığında ben de geliyorum demen yeterli....