ey özgürlük, kahpe sözcük...
Thursday, February 14, 2008, 10:45 AMdün akşam, uykusuzluk hali yüzünden, vakti oyalanarak geçirirken, bir blog sitesinde tesadüfen rastladığımız bilmecemsi zeka sorularına göz atıyorduk.hani olur da, şans eseri soruyu çözmeyi becerebilsem bile, çözmeye çalışan diğer kişilerin cevaplarına da bakıyorum. farklı bir yöntem, farklı bir düşünme açısı ortaya koyan var mı, diye.yöntem diyemesem bile, epey farklı düşünme biçimleri oluyor, silindirle ezilmişçesine dümdüzlendirilmiş mantıklarla dolu, soruya cevap bulmak bir yana, anlamaktan, anlamaya çalışmaktan bile özenle uzak durulmuş olan...ve düşünüyorum, en azından bunlar, memleketimin, cahil diye isimlendirilebilecek kesiminden ayrı olarak görülen insanlarıysa... okumuş, yazmış, teknolojiiyle donatılıp internetlendirilmiş kişileriyse... varın gerisini düşünün...cahilin mazereti var, adı üstünde; bilirsin, üsteleyip de zorlamazsın hem onun hem kendinin sınırlarını.aynı şeyleri, türban tartışmalarında da hissediyorum.hemen herkes konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor...ama ciddiye alınır, üzerinde tartışılır, düşünülür söz bulmak, oldukça zor, bu konuşulanlar içinde..........
Devamı için konu başlığına tıklayın..
.........................................
12.9.08
Kenan Evren ressam değildir!
Yazmayacaktım, kendim için, ruh sağlığım için anmayacaktım 12 Eylül 1980'i.Ece Temelkuran öyle bir yazı yazmış ki... Neyse ben yazıyı anlatmayayım siz buyrun okuyun..."Benim bir kere arkadaşımı öldürdüler, artık bir daha iflah olmam gibi geliyor. Gittiğimde yerde yatıyordu, kanı kaldırım taşlarına sızıyordu. Ben onu gördüm ya, ben artık başkasıyım. Hrant gitti, hep taze kalacak bir kan karanfil açıldı göğüs kafesimde. ‘Böyle bir şeymiş meğer’ dedim, ‘Arkadaşını öldürürlerse böyle oluyormuşsun’. ‘Meğer’ demiştim, ’12 Mart’ta, 12 Eylül’de arkadaşlarını kaybedenler böyle hissetmiş.’Demek Türkiye’de milyonlarca insanın aslında göğüs kafesi ağır ve ağrılı yarılmış, çatır çatır açılmış kemikleri acıyla, ciğerlerinin arasından bir kan karanfil sızmış. Meğer arkadaşı öldürülünce insanın acısı hiç geçmezmiş. Öyleyse bunca insan, bunca sevgili, anne, baba, kardeş, oğul, arkadaş, dost... Eğer hepsinin göğüs kafesi böyle sızılı aralıksa, nasıl yaşıyor bu ülke? Anlamadım ben. En çok Hrant’tan sonra anlamadım bunu.Oku! Arkadaşının adıyla.
Nejdet Adalı... Sedat Soyergin... Erdal Eren... Veysel Güney... Ahmet Saner... Kadir Tandoğan... Mustafa Özenç... Ethem Coşkun... Necati Vardar... Seyit Konuk... Ali Aktaş... Ömer Yazgan... Erdoğan Yazgan... Mehmet Kambur... Ramazan Yukarıgöz... İlyas Has... Hıdır Aslan...Bir isim listesi olduğunu görüp atladıysanız şimdi lütfen geri dönün ve bu isimleri tek tek okuyun. Çünkü bu isimleri, hiç değilse birkaçını aklımızda tutmamız gerekiyor. Bu isimler, Kenan Evren liderliğinde yapılan 12 Eylül 1980 darbesi sırasında ciğeri beş para etmez herifler tarafından asılarak katledilen yirmili .................................
Devamı için konu başlığına tıklayın....
2 yorum:
Tülay ablacım yazılarına zaten hayranım biliyorsun ama katıldığınız yarışmayı izledim uzun uzun (şans kapıyı çalınca )çocuklarına hele oğluna bayıldım mşlh. Allah bağışlasın şimdi koca delikanlı olmuştur tabi . Bana ne oluyorsa o kadar onurlandım ve gururulandım ki anlatamam ablacım.Herhalde bayan olarak oraya çıkıp erkeklere bile taş çıkartan becerini gösterdiğin için mi bilmem ama çok acayip duygu yüklendim şu an.Allahım başarını her zaman daim etsin...
Seni ve yavrularını çok öpüyorum , sevgiler...
Teşekkür ederim Seyhan'cığım...
Çok doğru,oğlumu tanıyamazsın...14 yaşında ama,Bıyıklı,1.80 boyunda bir ceviz sırığı....
Güzel sözlerin için teşekkür ederim...
İkinci yarışmacı da ablam..O da kazandı..Ama üçüncü yarışmacı,yakın arkadaşımın kocası,heyecan yaptığı için kaybetti...
Hepimizin yolu açık olur inşallah...
Ben de ikizlerini ve seni kucaklıyorum..
Yorum Gönder